''Orta Doğuda ki mazlum milletlerin bütün çocuklarına.''
Öldürmeyi kim öğretti sana çocuk
öyle havalı havalı kalaşnikofları yukarı kaldırmayı
iki parmağınla zafer işareti yapmayı
''Anne Şenay Güleç kapısına gelip bağıran oğluna kızıp ayağında ki lastik terliği fırlatmış. Terlik isabet bile etmemiş. Ama sayın Savcı terliği silah sayıp anne hakkında 2.5 yıla kadar hapis cezası istemiş.''BASINDAN
Burası Türkiye, burada her şey olur ya da her şeyi oluruna mı bırakmak gerekir diye mi başlamalıydım acaba cümleye, bilemedim? Tabi ki her türlü terlik aslında annelerimiz tarafından kullanılan ağır silahlar sınıfına girmektedir. Adı üstünde, ağır silah işte. Ağır silah oldu mu, bu da resmen bir terör eylemidir, ağır silah terlik ile yapılan. O zaman o terliği kullanan ve de oğluna küsüp de kıllanan anneye ağırlaştırılmış müebbet vermek gerekmez mi? Terlik terliktir ayrıca, ağır terlik ağır silah, hafif terlik hafif silah diye de düşünülmemeli verdiği tahribata bakmalı...
Kasketin ön tarafı gülüyordu
döndü mağrur bir tavırla kasketin arkasına
''Herkes gider Mersin'e
senin durum niye tersine'' dedi...
Biraz düşündü kasketin tersi
Kaçmasın istiyorum keçilerim, keçileri kaçırmayayım istiyorum, ama olmuyor. Şu yaşananlara bakar mısınız? İnsanlar yokluk ile yoksulluk ile boğuşuyor. Dünya hiç bu kadar ölüm ve savaşların kol gezdiği bir dönem daha görmemişti... Ben nasıl kaçırmayayım keçileri de, aklımı beş karış tavana çıkmasın?
Küçücük çocuklara hırsızlık yaptırıyorlar, anne ve babaları, biliyorlar ki onlar yakalanırsa fazla da ceza almazlar. Ama ya ahlak, ya onur, gurur, namus bunlar ne olacak. Bir kere ayaklar altına alındı mı tekrar onları kazanmak çok zor, hatta imkansız hale gelecek... Böyle olaylar yaşanır da keçilerim durur mu? İllaki kaçacaklar...
Filistinli bir kız çocuğunu, insanlık ile zerre alakası olmayanlar ortalarına almış zevk için vuruyorlar, bir de bunu utanmadan filme alıp yayınlıyorlar... Mecid-i Aksa'mızın altını oyup da yıkmaya çalışanların akrabaları bunlar. Aynı tastan su içip, aynı kaptan yemek yiyorlar, ama aslında karınlarına ateş dolduruyorlar farkında değiller...
''Srebrenitza'da şehit düşen tüm soydaşlarımızın anısına saygı ve gözyaşlarıyla''
Baharları çiçek kokladığımız, kelebek kovaladığımız
Sabah güneşin doğuşunu
Hûşu ile beklediğimiz topraklarda
Günlerdir televizyonlarda siz de izliyorsunuzdur, bir araba reklamında böyle hitap ediliyor izleyicilere ''Bu araba kendi kendini satabilme özelliğine sahip tek otomobildir.'' diye. Hmmm! Evet, kendi kendini satabilmek çok da önemli bir özellik aslında. Bazıları çok iyi becerir bu kendi kendini satabilme, kendi kendini pazarlayabilme şeklinde ortaya çıkan davranış kalıbını. Özellikle de bazı ülkelerin başında ki devlet adamları diyelim. Bunların o ülkelerin başbakanları, devlet başkanları, kimi zaman bakanları, devlet kademelerinde önemli yerlerde bürokratik görevler almış olanları olması da hiç bir zaman bizleri şaşırtmamıştır.
Bazı aklı evveller ''Paranın açamayacağı kapı yoktur.'' derler. Bilmezler ki bazı kilitli kapıları çilingirlik mesleğini icra edenler açar. Yüreğimizin kapılarını da para zor açar, her parası olan yüreğimizden şıppadanak içeri giremez. Ancak ve ancak gönlümüzün ısındıkları kişilere açarız yüreğimizin kapılarını. Bir de ''Paradan haber ver satın alınmayan vicdan yoktur.'' derler. Bu vicdan nasıl satılır, nasıl alınır? Bir çok ülke de vardır bizde de var mutlaka satın alınamayan vicdanlar. O vicdanların sahipleri aynı zamanda tevazu içindedirler, el çırpıp göbek atmazlar benim vicdanımı kimse satın alamadı diye... Bazılarında kendi kendini satabilme özelliği varsa da vicdanların, bazı vicdanları da açık çek bile yazsanız satın alamazsınız...
Eski zamanlarda, ''Kendin pişir kendin ye.'' diye yol kenarlarında esnaf lokantaları vardı, hoş şimdide var bir çok yerde rastlıyorum... Konuyu nereden nereye bağlayacağız şimdi bakın. ''Kendi teröristini kendin yarat sonra kendin yok et.'' İyi numara biz de yedik bunları...
Dünyanın bir numaralı terörist devleti, önce eğitiyor, sonra taşeron olarak kullanıyor, sonra işi bittiğinde de kaldırıp, buruşturup bir kağıt parçası gibi çöpe atıyor... Bu gün dünyaya hakim olan/olmaya çalışan bütün büyük devletlerin terör örgütleri içinde mutlaka ajanları/adamları vardır... Para ile satın alamayacakları kukla insan yoktur onların...
DAİŞ denen soytarıları da EL KAİDE denen zibidileri de önce kendileri ortaya çıkartıp, sonrada Müslümanları Müslümanlara kırdırır bu alçaklar... Orta Doğu, hiç mi yüzün gülmeyecek senin, hiç mi bu alçaklıklar son bulmayacak, hiç mi bazı uydu devletlerin başındaki bu soytarılar, satılmışlar görevden alınmayacak, çekilmeyecek?
Kendi şiirlerini okurken,
Gözleri azar azar nemlenen bir adam vardı; arkadaşım benim...
’’Benim bu şehirde,
Günlerce ağladığım zamanlar oldu,
Baktım ki güneş,
Ayakkabı çekecekleri ben bildim bileli kerata
sokaklarda kediler köpekler
bir de Ahmet Amcalarının canı ciğeri
minimini bebe belikler
topluca hepsi kerata sınıfından
ne çekecekleri kafaya takarım
Yaparız çoğu zaman kılı kırk yarmayı... Kıl bu öyle kolay kolay da kırk parçaya bölünmez... Kılı kırk yarmak için önce keskin bir bıçak almalısınız elinize... Hem de bu bıçağın iki ucu da keskin olmalı ki kıllar kırk yarılsın...
Kıl derken kılı da sadece yüzde ki vücuttaki kıl olarak almayın. Kıl cinsi varlıklar her yerde karşımıza çıkar illaki... En başta insanların kılları vardır hatta onların maykılları bile vardır da o konuya hiç girmeyelim o biraz daha derin mevzular ihtiva eder...
Kızınızı oğlunuzu evlendirir iken kılı kırk yararsınız haliyle... Hemen hemen her ebeveyn yapar bunu... Damat ve ailesi nereli? Babası annesi ne iş yapar? Maddi durumları nasıl? Çok da kurcalamayın canım bazı şeyleri siz de... Oğlan ile kız birbirlerini sevmiş ise gönülden ve yürekten...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!