Ahmet Zeytinci Şiirleri - Şair Ahmet Zey ...

Ahmet Zeytinci

Yaz mevsimleri gelip çattı mı bizim meslekte işler biraz azalır, ağır aksak gider. Eeeee yaz, kış gibi olmuyor haliyle... Ayaklara su girmediği zaman, insanlar size tamire gelmiyorlar, yazında genellikle bezden, spor ayakkabıları tercih ettikleri için, sipariş ayakkabı yaptıranda fazla olmuyor kış gibi, biz de zaman zaman çalışsak da iş olunca, olmayınca da yan gelip yatıyoruz...

Kadim dostlarımızdandır Mehmet Ali Amcam... Öz amcam olmasa bile öz amcam kadar sever sayarım. Feleğin çemberinden defalarca geçmiş, görmüş geçirmiş bir bilge insan. Zaman zaman gelir bize fıkralar anlatır, kimi belden aşağı, kimi belden yukarı... Bazı zaman yaşça büyükler varsa yanında ''Siz azıcık kaybolun bakayım.'' der, biz de duymamazlığa gelirmiş gibi yaparız.

Okullar yeni kapanmış, hava sıcak mı sıcak. Dışarı çıksan ateş basıyor, içerisi yine bir nebzede olsa serin sayılır... Pek dışarı çıkası yok insanın. İki saattir dükkana kimseler girmemiş. Sabah erkenden biraz hareket oldu işte, kasaya üç beş kuruş damladı hepsi o kadar. Yine de çok şükür halimize, siftahsız dükkan kapatmıyoruz...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci


İlkönce yabancı sermaye duası yapmalı, derin bir Hocanın okuyup üflemesi lazım. Yok yahu! Hemen inandınız mı şaka yaptım hiç olur mu öyle şey. Ama tabi başka başka yapılması gerekenler var... Yabancı kelimesini unutun bir kere, aslanım canım cicim koçum kanka ya da kardo diye davranmanız lazım yabancı mabancı olsa bile...

Dedik ya! Bir kere yabancı sermayeye yabancı olduğunu hissettirmeyeceksiniz ... Hiç yabancılık çekmemeli yurdumuzda... Hemen şiş kebap ve rakıyı koyun önüne... Ara sıra Maraş Dondurması yalatmaya götürün, ama dondurmacıyı mutlaka önceden ikaz edin de herkese, bilhassa da bebelere elinde ki aletle yaptığı numaraları yapmasın, aldığım bilgilere göre sırf o yüzden tam yurda gelip yatırım yapacakken vazgeçen yabancı sermayeler varmış... Elinizi söyle dostça yabancı sermayenin omuzuna vurun, yanaklarını da okşamayı unutmayın. Birde yabancı sermaye hangi milletten ise ona göre davranmak gerekir. Milliyetini iyi bilmek lazım.

İngiliz bir yabancı sermayeye Almanca Fransızca konuşmayacaksınız. Rus bir yabancı sermayeye Arapça konuşmayacaksınız. Dilleri neyse o dille hitap edilmeli... Arsayı vereceksiniz parsayı toplayacaksınız...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci


Nasıl fark eder yaşamın anlamını
sarı beyaz bir kelebek
memleketimin dağlarında bir çiçekten bir çiçeğe konarken
o güzelim kanatlarını
yağmur damlaları yalayıp da geçerken...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Hemen hemen haftanın her günü bir iki şans oyunu oynanan bir ülkemiz var. İşimiz Lotoya, totoya bir de Nato ile Cento'ya kaldıysa vay halimize, yandığımızı resmidir... Artık o şans oyunlarını oynayıp da zengin olursam ne yaparım diye sabahlara kadar hayaller kurar kurar dururuz... Soralım bakalım bir dolu vatandaşa ''Ya size çıkarsa?'' ne yaparsınız?

Gariban birisine sorduk...

- Bütün akrabalarımı ihya ederim bir kere.

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Bahar geldi çattı kapımıza. Eee, ay da mayıs olunca o meşhur bahar yağmurları her yerde karşımıza çıkıyor. Kimi kaçıyoruz bir saçak altına, kimi de kaçacak delik bulamıyor yakalanıyoruz ve sırım gibi de ıslanıyoruz... Olsun sudan korkulur mu? Yeter ki felaket olmasında memleketin altını üstüne getirmesin. Yoksa her şeye faydası var yağmurun...


İşte böyle çıktık kızımla bir bahar günü. Hava kapalı mı kapalı. Olsun, yağmurda başlarsa hemen kaçarız yakınlarda ki bir yere, diye kafamızdan geçiriyoruz... Olmadı cadde de seyyar satıcılar beş liraya şemsiye satıyorlar... Alırım iki tane bir kızıma, bir de bana, devam eder gideriz yolumuza... Muhtemelen o ucuz şemsiyeler Çin Malı, ama ne yapacaksınız, ıslanmaktansa Çin Ekonomisine biraz katkımız olsun, yazık adamlara bir milyar beş yüz milyona yakın insanları var, birilerine şemsiye satacaklar, başka birilerine oyuncak, yoksa nasıl geçinecekler bu adamlar... Bakarsın ileri de Avrupa Birliği adaylığından çekilir, Şanghay Beşlisine girmek için başvuru maşvuru yaparız. O zaman da karşılarına çıkıp ''Biz sizin şemsiyelerinizi bile kullandık, bu Avrupa Birliğine de çok kıllandık. Hadi açın kapıları kanka olalım.'' deriz. Açarlar mı açmazlar mı, orası kendi bilecekleri iş.


Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Gökler zırıl zırıl gözyaşı dökerken
o günün sabahında
8.30 şemsiyesine binmiş gidiyordum
şıpır şıpır 9. Damla Senfonisinin eşliğinde...

Utanmaz bir taksici

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Yok, yok öyle düşündüğünüz gibi değil billahi... O gün çok bunalmıştım hem de çok, bir sakinleştiriciye fazlasıyla ihtiyacım vardı... Bayan mı; hiç işim olmaz. Haplar, ilaçlar mı dediniz? Yok yahu ilaç milaç da kullanmam öyle mecbur kalmadıkça...

Onu artırmam lazım, o işte canım, serotonin, bildiğiniz şu meşhur mutluluk hormonu, canımız ciğerimiz o bizim. O arttı mı vücutta bir hoş oluyor insan inanın. İnanmadıysanız ağzınıza bir çikolata atın, deneyin canım, ondan sonra zaten inanacaksınız... Hem ne demiş atalarımız ''Ben serotonine serotonin demem, serotonin bana mutluluk vermeyince.'' Hangi atamız daha onu bulamadım ama, araştırıyorum hızlı bir biçimde...

Zaman öğle saatleri, bir şey yalamam lazım, diye düşünürken, tam da o Laz Komşularımın pastanesinin önünden geçerken o sesi duydum ''Yala beni yala beni.'' diyordu adeta... Allah Allah bu ses de nereden geliyor, halüsinasyon görüyorum herhalde... Sağa sola bakınıyorum, kimsecikler yok... Sapık mı bu ne, bir yerden saklanıp bana mı trip atıyor yahu!

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

En Kolay yanan iki şeydir
kağıt ve yürek...
kağıdı belki söndürürsünüz de
yürek yangınları kolay kolay sönmez...
vatan bu
sevgisi yüreğe yerleşti mi

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Hemen hemen her büyük kuruluşta dolaplarda yazar, böyle bir ibare. ''Yangında İlk Kurtarılacak.'' Yangın başladı mı eğer çok büyükse, herkesin ilk kurtaracağı canı ciğeri oluyor haliyle... İlk kurtarılacaklar, sanırım en önemli evrakları o müessesenin... Hadi oldu da kurtaramadın, ne halt edeceksin? O zaman ikinci derecede ya da üçüncü derecede kurtarılacaklar varsa ona doğru hamle yapacaksın...


Fiziki yangınlarda bir şeyler kül olsa da, bir şeylerde kurtarılıyor demek ki ya yürek yangınlarını ne yapacağız? Sevmişsiniz, karşılık bulmamış sevginiz, ama vazgeçemiyorsunuz da, içten içe yanıyor yürek, beyin de devre dışı kalmış... O zaman da en çok nereniz yanıyorsa ilk önce onu kurtarmak gerekmez mi? Hemen yüreği soğutma çalışmalarına girmeli... Sonrada beyni tabi ki... Girip banyoya duş almakla da soğumuyor...


Devamını Oku
Ahmet Zeytinci


Televizyon seyretmeyi pek de sevmiyorum desem de, yine de bu özel kanallar beni müthiş cezbediyor. Nasıl yakalıyorlar Türkiye ve Dünya gündemini, ağzımız bir karış açık kalıyor. Bunlara Türk Basın Hayatına yaptıkları katkılardan dolayı, ödül vermek, durun durun, bir tane ödül yetmez, ödüller vermek gerekir diye düşünüyorum...

Ben bu kanalların haberlerine ''Yan Yattı Çamura Battı.'' haberleri diyorum. Kedi ağaca çıkmış, benim kedim değil, vatandaşın kedisi haliyle, itfaiye teşkilatı durur mu, hemen olaya müdahil olmuş, tabi sonra mutlu son, kedi kurtarılmış. Kediyi kurtaran itfaiyeciler günün kahramanı... Kedi kendini kurtaran itfaiyeci amcalarına miyav miyav ve de miyav diyerek, yanaklarını yalayarak teşekkür bile etmiş. Ha bu arada Güney de bir yerde ormanlarımız yanıyormuş, sonra başka bir haber, çatışma da üç askerimiz şehit olmuş, beş askerimiz yaralanmış, çok da önemli değil bu kanal için.

Inınınınınınının! Aynı kanalda çok önemli, önemliden de öte hayati bir konuda röportaj yapılıyor, mutlaka kaçırmamışsınızdır. Yok, yok yok öyle tahmin ettiğiniz gibi memleketteki anarşiyi ya da ekonomik krizi sormuyorlar, bu çok daha önemli bir konu. Soru şu ''Yılbaşında tatil yapmayı düşünüyor musunuz?'' Ne der acaba soru sorulanlar? Yurt dışına gitmek isteyenler, istemeyenler, Uludağ tutkunları, Palandöken de kurtlarını dökecekler, olmadı Sarıkamış paklar bizi diyenler... Olumsuz cevap verenler tabi ki canlı yayın olmadığı için mutlaka elenmiştir...

Devamını Oku