Ferhad Dediğinin Dağları Bitmez
İşgal Altındaki İnsanın Diyalektiği
bıçaksırtı bir hayatı seçmek kendine
tutulmuş sokaklardan geçmek
sorgu odalarının müdavimi yıllar yaşadık
gövdemiz baştan başa zulüm izleri
sen yüzünün uçurumunda rüzgarlar saklayan dostum
bize göre değil bu devran
bir yerde gelir acı
davetsiz kanatarak
zordasın
faka düştün
yukarda bulutsuz çırılçıplak ay
ve sen bin yarayla çığlık çığlığa
kaside
Aşk insanların çıkmaya çalıştıkları bir doruk,varmaya çalıştıkları bir hedef değil,içinde yaşadıkları bir dünyadır
bulutların arkasında ayın sesidir
kara karda baharın nefesidir
karabasan tarlası bir kabussa hayat
Kaç yıl geçtiğini kendim bile unuttum,dedi
Yavşan çiçeği rengi o çok eski şafak devrileli
Aslında dündü -hayır hayır bu sabahtı
Bin yıl geçti ama az önce geçen turna katarıyla bir
Kaç yıl geçti unuttum o kadar çok oldu ki
Ben bile anımsamıyorum -belki de şimdi
BELKI GELMEM..GELEMEM…
Bu kadar sevenin arasinda,O BÜYÜK YALNIZ..GITTI
Çok yillar önceydi..At arabasiyla giderdik köyden ilçeye..Kerpiçten,tek odali bir evde baslamisti ortaokul yasamim..Orta okulda 12-13 yasinda bir köylü çocuguydum..Ne dogru düzgün giysim vardi; ne de param pulum..Ne yer ne içerdim animsamiyorum..Anam ilçenin pazari olan Sali günleri köyden pisirdigi bir tava kuru fasulyeyi getirir birakirdi bu kira evine..Ev dedigin,içinde,yerde serili bir kilim,üzerinde bir yer yatagi olan,teneke sobali ciscibir bir tek odaydi iste..Arkadaslarim da,bencileyin köyden gelmis çok yoksul ailelerin çocuklariydi..Sinemayi ilk orta okulda görmüstüm..Boynum incecik,pantolon dizim yamali kara kuru bir çocuktum..Durmadan okur,yazardim kendimce..
Resim ögretmenim bana bir siir kitabi verdi..DUVAR..O zamana kadar,siir,sadece bayramlarda okunan,bilindik seylerdi benim için..Ilk kez,o kitapla,siirin baska bir sey oldugunu anladim..O kadar fazla anladim ki,kitabi defalarca okumak bana yetmedi,sonunda tümünü bir deftere yazdim kitabin..Sonra da götürüp,bunlarin bana ait siirler oldugunu söyleyerek,Türkçe ögretmenime verdim..Hala sastigim bir sey var ki,ögretmenim o siirleri begenmemisti..Gerçi ben,onlari temize çekerken küçük degisiklikler yapmistim..Özel adlar vardi,yer adlari vardi,Istanbul’un semtleri falan,onlari degistirmis,yasadigim küçük ilçeden semt adlari vermistim kendimce..
Ulen arkadaşlar size bi şey söyleyim
Şart olsun güzellik özünden olur
Lafım ok doğrusu-ben hep böyleyim
Asbabın eyisi bezinden olur
Yarsiz geçen ne ömürler var imiş
Ve Sedyede Taşınan Bir Madenci; "Abi Baretim Kaybolmasın Maaşımdan Keserler”
-Gayri yarim ardımdan kömür gözlüm diyemez-
bir kucak güneş götürdüm bakışlarımda
karanlık derinlerine yerin
Çok büyük bir şatoya doğru yol aldılar, alnacında şu okunuyordu
"Ben kimseye ait değilim ve herkese aitim. Girmeden önce de oradaydınız; çıkarken de hâlâ orada olacaksınız"
Diderot, Yazgıcı Jacques Ve Efendisi
suskunluğun gibi dedi
bir çay ki içine bahardan bulutlar düşer
bir ay ki bağrıma ay yüzüyle yar düşer
bir tütün sarar ki bin deli efkâr düşer
kalk gidek yörük atım yolumuz nere düşer
aşk biter-kurur su-yaprak yellere düşer




-
Ajlan Akman
-
Nejla Arslan
-
Saliha Karakuzulu
Tüm YorumlarDegerli ögretmenim. Yıllar oncesinden Selma Yigitalpten ogrencinizm.Ellerinizden operim.
Bütün şiirleri yüreğinden yakalar insanın, ruhun aynası gibidir. Çok değerli, koca yürekli şair.
Söylenecek ne var ki..Okuyun ve kendi kendinize itiraf edin ustalardan biri olduğunu...