Sevk-i uhra durmazken, lakayt kalma sevklere!
Gafil olma ey nefsim, kimse kalmaz dünyada!
Der-hatır et ölümü, dalma yeni zevklere!
Yolculuğa hazırlan, helak olma hülyada!
Ecel denen o cellât, bir binerse ensene;
Zenginliği bilip ülkü;
Yığıp durma malı mülkü!
Çaban yoksa ahret için;
İşin zordur orda Ülkü!
Kalır iken burda her mal;
Kadim dini koyup da;
Batıl savı yeğleme!
Ehl-i dal’a uyup da;
Boşa gönül eğleme!
Hiç olur mu öyle şey?
Gideceksem bir yola;
Sapmam asla ben sola!
Ashab-ı şimal ile
Kim girer ki kol, kola?
Sol demek sırf şer demek
Miat dolsa davet etse yaradan
Geçiversem maldan mülkten paradan
Tüm ilgimi kesip artık buradan
Gitsem ben de usul, usul ahrete
Helalleşsem dostlarımla son bir kez
Serme postu cihana!
Gidicisin gidici!
Gönül verme şu hana!
Gidicisin gidici!
Hele bir sor geçmişe!
Gidiyorsun öbür yana, dağdan akan su misali
Kabir denen o çukura, gireceksin bir gün nefis
Verdimse de ikaz için, sana kaç kez bu misali
Dinlemedin beni asla, çünkü seni kandırdı his
Yaşça küçük nice dostun, göçtü arzdan birer, birer
Varmasak ta pek farkına;
Son süratle gidiyoruz!
Takılıp feleğin çarkına;
Arza veda ediyoruz.
Yiyip içip yatıp kalkıp;
Aşkın döndü bende kine
Tiksiniyor senden sine
Hiç kur yapma yine, yine!
Gına geldi senden dünya!
Kes ümidi benden dünya!
Kim diyor ki sınav kolay?
Gına geldi yaşamaktan
Can sıkıyor binler olay
Gına geldi yaşamaktan
Hiç bitmiyor sıkıntılar




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!