Değişse de zamanlar;
Pek değişmez izanlar
Sırrı-ı teklif gereği;
Sürecektir şu zanlar.
Bak yobazın haltına!
Gelmedi mi ey nefsim, vakt-ı hicret Allah’a?
Dünya beni bunalttı, ruhum muhtaç felah’a
Bırak yersiz inadı, vazgeç saçma nazlardan
Mevla’mıza sığınıp, son verelim gel aha!
Hiçbir minval yetmedi, kalbi mutlu kılmaya
Ey münkire dost diyen; vazgeç hemen bu işten!
Çünkü senin yaptığın, ters düşüyor imana!
Şayet rücu etmezsen, şu gittiğin gidişten;
Korkarım ki, seni Hak; layık görmez eman’a!
Asla olmam aşık’ın, bilmen gerek ey hayat!
Zira dar-ı dünyada, gayet müşkül, zor hayat
Zannetme ki sen teksin ve de yoktur nazirin;
Mü’min için uhrada; sonsuza dek var hayat!
Ey hesapsız muhasip; olma bana mihmandar!
Çünkü senin sözünde; eman, değil güman var!
“Ömür; bir an” der iken, onca alim ve arif;
Ne vakit, “taat” desem; hep diyorsun; “zaman var”.
Göz vermişse Hak başa;
Et güzeli temaşa!
Temaşayla zinayı;
Bir zannetme sen haşa!
Haram nazar har ama;
Yol ararsan Allah’a; gitmek için ey mü’min?
En müstakim tarikat; şeriattır bilesin!
Kadim İslam dururken; hiç arama başka din!
Rıza ise hedefin; sırf bu yolda olasın!
Onca yıldır yiyorsun, doymadın mı ey nefis?
Yoksa geçen ay yılı, saymadın mı en nefis?
Yem olacak o vücut, bir gün börtü böceğe!
Acep sen bu safhayı, duymadın mı ey nefis?
Ömür denen sermaye;
Meyve olmalı sa’ye!
Zakkum ise o meyve;
Düzelmeli o gaye!
Ömür denen sermaye;
Ne uzunmuş kam listen?
Otur gönül halt etme!
Vazgeç artık kem işten;
Otur gönül halt etme!
Her çiçekten aldın bal!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!