Dün Kapalı Çarşı'da rastladım eski dosta
Ömür yaprağım soldu, mevsim-i hazan dedi
Dedim geldi Ramazan, nedersin bu hususta
Otuz gün olmasaydı tutardım bazen dedi
Bir kız bulmuşlar bana, gittik gördük evleri,
Curcuna bol otobüs durağına benziyor
Kılı tüyü ganice, bir tuhaftı halleri
Deli dolu kahveci çırağına benziyor
Sürmüş de sürüştürmüş, her nesneden takısı
Dilerim teline zeval gelmesin
Her daim gözümde tüter saçların
Yetmişinde dahi aklar düşmesin
Ömrüme ömürler katar saçların
Görmedim kimsede var mıdır dengi
Cevri cefa çeken gönül
Yorulmaz mı sanıyorsun
Yad elinde açan sümbül
Derilmez mi sanıyorsun
Ermek istersen kemâle
Gökten taş yağarsa şu başımıza
Ele ufak bana irisi düşer
Sıcak çorba değmez hiç dişimize
Pay olsa ekmeğin kurusu düşer
Bahtsızlık mı, şans mı hele de bana?
Ne ağayım ne de beyim
Serden geçmiş divaneyim
Aşk odunda pervaneyim
Yar görmedin gitti beni
Gönül kılmış ise karar
Ben seni bin dokuz yüz seksenlerden tanırım
Avare dolaşırdın, çöpün yoktu Celayir
Cep delik cepken delik; miras kaldı sanırım
Yırtığını dikecek ipin yoktu Celayir
Eyvah! Yine geldi seçim zamanı
Vatandaşı çıplak koyana oy yok
Yalaka kapladı her bir dört yanı
İblis libasını giyene oy yok
Allah’ın lütfusun, ömrümün varı
Şu gönlümün titrediği yâri sen
Üç kadın sevmişim candan ileri
Biri anam, biri kızım, biri sen
Cemalin her daim gözümde, gitmez
Sen gidince can parem hasret doldu dört yanım
Terk eyledim sılayı, durmadım senden sonra
Vermedi hiç teselli ne hatıram, ne anım
Bir daha da gün yüzü görmedim senden sonra



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!