Yalnız Kudüs, Gazze mi viran olmuş top yekûn
Ne pusulaya lüzum ne ize gerek kalmış
Seplenmiş ecel oku geliyor akın akın
Ne bir merheme lüzum ne beze gerek kalmış
Bâdısabaya dedim getirmedi kokunu
Yüreğimde yüz bin ah çekerek gidiyorum
Kantara koysam tartmaz bu sevdanın yükünü
Ne kaldıysa mazide yakarak gidiyorum
Bir özlem ki; sancısı kesiyor nefesimi
Ben canandan ayrı kaldım kalalı
Akar gözüm yaşı sel gizli
Senin ile ikrar verdik ezeli
Kimseler duymasın gel gizli gizli   /   (Mahsuni Şerif)
Aman sevdiceğim gören olmasın
Güzeli  çirkini ayırt etmeden
Her birine ayrı bakarsın gönül
Birini tam sevip, aşkı tatmadan
Bir diğer güzele akarsın gönül
Nasıl bir devran ki böyle yaşarsın
Güzeller peşinden yıllarca koştun
Hiç birine karar vermedin gönül
Kiminde sevdanın içine düştün
Kiminin üstünde durmadın gönül
Gezip de gördün sen bütün dünyayı
Garibanlık çetin yara
Dert dizilir sıra sıra
Takılıp da düşse yere
Aldırmazlar garibanı
Hükümet bir ferman salsa
Gül yüzlü sevdiğim darılmış bana
Bir name yazıp da salmadı demiş
Hasretlik bağrımı eylemiş viran
Kaç takvim eskittim gelmedi demiş
Sevdanın sancısı özlemle başlar
Sıladan uzakta koca bir ömür
Zordur, anlatılmaz hali gurbetin
Suyu zehirdendir, ekmeği demir
Acısı kederi dolu gurbetin
Hasret var, özlem var; kolay mı hayat
Hadi Muammer Gakgo al Ferit’i yanına…
Ekibe de haber sal topla kale önüne
Başlasın çaydaçıra, tutuşturak mumları
Figürler mühür vursun Elazığ’ın şanına
Dizilin sıra sıra, ele hazır dur gakgo
Ta ki Âdem’den bu yanı
İhanet var, değil yeni
Adam kisvesi giyeni
Dost yerine koyabilir
Musibet dediğin gelir




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!