Adını her duyduğumda,
Ayaklarım birbirine dolanır durur da,
Dağ, bayır aşağı değil,düz yolda düşerim,
Nur yüzlü bir derviş ararım, yardım etsin, ama nafile,
Demirden kazıklar çakılır,
Prangalar vurulur ayaklarıma,
Dertleri dağlara verseymiş yaratan,
Ağır gelirmiş, yıkılırlarmış,
Uyutmak için kucağında sallarken beni anam,
Hangi ağıtları öğretmiş ki?
Benim kızıl akşamları sevmem bundandır,
Senin dağlarında güneşler batarken,
Her zamanki gibi aynı sokakta karşılaştık,
Yine çok havalı, yine çok güzeldi,
Birlikte aynı caddede yürüdük,
Aynı yokuşu tırmandık,
Birlikte yorulduk,
Aynı yerde soluklandık,
Sevaplarım sayılmasın, günahlarım alay alay,
Taş atsınlar sorun değil, isteyenler etsin alay,
Parmaklarımın ucunda, dokunmak bu kadar kolay,
Korkaklar kararsız kalır, çekemem mi sanıyorlar?
Bizim buralarda mevsimlerden kış,
Sizin oralarda her daim ilkbahar…
Mart kapıdan baktırırken,
Bir kez olsun görünseydin,
Bizim buralara da bahar gelir,
Kar yolunu değiştirirdi utancından…
ŞİİR: Muhip Erdener SOYDAN (babam)
Doğum tarihi: 29 Ekim 1943
Ölüm tarihi : 15 Ekim 1986
Yıldızlar kadar uzaktasın,
Bir nefes kadar yakınımda,
Koştum koştum da peşinden,
Sen aya vardın,
Ben yine bıraktığın sulardayım…
Uykum yine arsız arsız
Sana kaçmış,
Vay namussuz vay,
Bilseydim,
Başlık parası da isterdim...
Son günlerde acayip bir adam oldum,
Garip huylar edindim, anlatsam gülersiniz,
Mesela fıstığın tuzlusuna,
Renklerin elasına hasta oldum,
Ela ne renk derseniz, bilmem.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!