günümüzde bilim ile felsefe birbirine destek iki daldır....
ancak bilim felsefenin bi adım önündedir, ki felsefe bilimden beslenmeye başlamıştır... salt felsefenin (benim görüşüm) artık hiç bi önemi yoktur, ve salt felsefe kendini tüketmiştir artık..onu besleyecek bilim kalmıştır...
o nedenle günümüz bilimadamlarında da biraz filozofluk görmekteyiz, günümüz bilimadamlarının çalışmalarına bakıldığında bi çoğunun felsefe ile ilintili kitapları vardır...
de broglie 'yeni fizik kuantumları', thoman kuhn 'asal gerilim', paul davies 'tanrı ve yeni fizik', micheal talbot' mistik düşünce ve yeni fizik' vs... örnekler çoğaltılabilir....
Madam Curie'nin çalışmaları beni çok etkilemiştir.
Eşi Pierre Curie bi kazada ölünce, onun yarım kalmış çalışması üstlenerek, o eski, kendi imkanları ile kurdukları laboratuvarda radyoaktiviteyi araştırmıştır... sonunda radyoakitiviteyi fiziksel olarak formüllemiştir, (radyoaktivitenin birimi curie'dir zaten) , ancak bu çalışma onun erken, deri kanserinden ölmesine neden olmuştur....
ee o dönemde kimse radyoaktif maddenin zararlı ışınlar yaydığını bilmiyordu, ta ki Curie'e kadar....
bilimi, bilmeyi, araştırmayı salt bilgi amaçlı çalışanlar....
bilimadamlılığı, bi müzisyen, bir ressam, bi şair gibidir...
ruhunu ve derinliklerini ve hayatını bilimde/bilimle arar...
güneşteki füzyon yakıtlarının bitti an desem.... olucaktır sanırım...
güneşin enerjisi bitince, güneşe n'olucak...
1.postulat: bir karadelik gibi içine çökmesi beklenebilir ancak, karadelik olacak kadar büyük diil, kütlece yetersiz.. ör, bi Vega yıldızı güneşin 4 kat büyüğü bi yıldız..
2.postulat: enerjisi bittiği an, bir balon gibi şişerek yörüngesindeki gezegenleri yutacak...
tabii bunlar iki bilimsel postulat, henüz bir kanun falan olmuş diiller, zaten laboratuva sokup da deney yapmak mümkün diil :)))
Thomas Kuhn'a göre bilim:
'yeterli sayıda bilim adamlarının bi paradigmayı kabul etmesiyle bilim başlar, zamanla bu topluluk uygunsuzluk ya da aykırılıklarla karşılaşır ve başlangıçtaki paradigma artık yetersiz kalmaya başlamıştır.bilimsel bunalım başlar ve yeni bi paradigma kabul edilelerek bu bunalım aşılır, ve tekrar yeni normal bilim dönemi başlar, taa ki yeni bi bilimsel bunalıma girilene dek...
Paul Davies'e göre bilim: kısaca tanrıya ulaşmada kullanılabilecek bir yoldur, çünkü, şu anın bilimi felsefi açıdan da buna uygundur. eskiden din sorusu olan, evrenin baişangıcı-sonu var mı, kıyamet gerçek mi, gibi sorulara artık yeni bilim cevap verebilecek seviyededir, der...
not: bu iki bilim adamı hala hayatta olup, yeni fizik kavramlarına katkıda bulunmuşlardır....
hayvanlardan daha aciz ve doğaya karşı korunmasız biz canlılar...
yaşamak için bilgiye ve tecrübeye muhtaç canlılar bizler....
kendi neslini kurutmak için savaşanlar bizler...
fikir savaşları veren, bu amaçta kan akıtan bizler...
yine de dünyanın efendiliğine soyunan bizler...
hayvanların bu dünyada yaşaması için gerekli tüm donanımları varken, bizlerin hala yok...
bi insana en az 10 yıl bakılmazsa yetişkin bi insan tarafından, hemen ölüverecek bi canlı türü... oysa, bi hayvan için bu süre bi kaç günle, bi kaç ay arasında değişiyor.....
ve hala insan atasını ve kökenini arıyor...hehehe...bu çok komik yaa :))
yer kabuğunun yerine oturması....
yer küre için bir tekrar olgunlaşma dönemi,
ancak bu dönem üstünde yaşayan insanlara da bir afet oluyor,
hayvanlarsa, sanki bizden daha akıllılarmış, her türlü son teknolojik aletleri varmış gibi, erkenden farkedip o noktayı terkedip, kendilerini emin yerlere alıyorlar...
son endonezya depreminde hayvan leşine rastlanmadı....
marx'ın yaşadığı dönemi, o dönemin vahşi kapitalizmini ve proleter-burjuva arasındaki ekonomik savaşı en iyi şekilde anlatmış....
ancak şu dönem değişmiş kapitalizmi sunmakta ve yorumlamakte yetersiz kalmaktadır.
proler-burjuva sınıf ayrımları da toplum içinde kalkmış, bu kavramlar şimdilerde devletlere maledilecek kavramlardır...
bence, neo-markistler çıkmalı ve bu fikirleri yenilemelidirler...
yoksa kaba matertyalizm üzerine kurulu marksizm şu dönem hiç bişey ifade edememektedir... yetersiz kalmakta, ve ekonomik sistemleri ve programları açıklamaktan ve yorumlamaktan aciz kalmaktadır...
yalnız bi şair diil....
inanıyorum ki, ruhunun en derin noktasına kadar hissetmiş yazdıklarını,
ya da ruhunun en derin noktalarında yaşayarak kaleme almış sözlerini...
bunu istiklal marşımıza baktığımızda da görebiliyoruz...
Önceden klasik müzik çalardım, şimdilerde dinlediğim tek müzik rap (Sagopa Kajmer ve Ceza) ...Kediler ve sonbahar....Akşamları çizdiğim animeler ve fantastik yaratıklar...Bir fincan nescafe ve sigara ve Sagopa.... Şu bağımlısı olduğum eski p ...
kalem
03.01.2005 - 20:17şu monitördeki yazıları önceden kalemler yazardı...
şimdi de klavye yazıyor...
acaba gelecek nesillerin yazıları daha mı kötü olacak.. :)))
marksist felsefe
03.01.2005 - 20:07tükenmiştir...
felsefe
03.01.2005 - 20:01günümüzde kendi kendini tüketmiştir...
beslenecek tek kaynağı da bilimsel çalışmaları ve ürünleri olmuştur...
bilimsiz felsefe artık bi hiçtir...
ve bakıldığında
materyalist felsefe,
varoluşçu felsefe,
marksist felsefe bla..bla..bla...
bilimsel verilerle beslenebilmektedirler..
ve bilimsel devrimlerde de, bu felsefeler kökten değişmek zorunda kalacaklardır....
bilim adamları
03.01.2005 - 19:58günümüzde bilim ile felsefe birbirine destek iki daldır....
ancak bilim felsefenin bi adım önündedir, ki felsefe bilimden beslenmeye başlamıştır... salt felsefenin (benim görüşüm) artık hiç bi önemi yoktur, ve salt felsefe kendini tüketmiştir artık..onu besleyecek bilim kalmıştır...
o nedenle günümüz bilimadamlarında da biraz filozofluk görmekteyiz, günümüz bilimadamlarının çalışmalarına bakıldığında bi çoğunun felsefe ile ilintili kitapları vardır...
de broglie 'yeni fizik kuantumları', thoman kuhn 'asal gerilim', paul davies 'tanrı ve yeni fizik', micheal talbot' mistik düşünce ve yeni fizik' vs... örnekler çoğaltılabilir....
bilim adamları
03.01.2005 - 19:50Madam Curie'nin çalışmaları beni çok etkilemiştir.
Eşi Pierre Curie bi kazada ölünce, onun yarım kalmış çalışması üstlenerek, o eski, kendi imkanları ile kurdukları laboratuvarda radyoaktiviteyi araştırmıştır... sonunda radyoakitiviteyi fiziksel olarak formüllemiştir, (radyoaktivitenin birimi curie'dir zaten) , ancak bu çalışma onun erken, deri kanserinden ölmesine neden olmuştur....
ee o dönemde kimse radyoaktif maddenin zararlı ışınlar yaydığını bilmiyordu, ta ki Curie'e kadar....
bilim adamları
03.01.2005 - 19:47bilimi, bilmeyi, araştırmayı salt bilgi amaçlı çalışanlar....
bilimadamlılığı, bi müzisyen, bir ressam, bi şair gibidir...
ruhunu ve derinliklerini ve hayatını bilimde/bilimle arar...
sanat ve bilim
03.01.2005 - 19:45bu yüzyıllardan sonra birbirini çok etkileyecek iki paradigma...
özellikle teknolojinin gelişmesi ile de bu ikili birbirinde vazgeçemeyecek..
kıyamet
03.01.2005 - 19:41güneşteki füzyon yakıtlarının bitti an desem.... olucaktır sanırım...
güneşin enerjisi bitince, güneşe n'olucak...
1.postulat: bir karadelik gibi içine çökmesi beklenebilir ancak, karadelik olacak kadar büyük diil, kütlece yetersiz.. ör, bi Vega yıldızı güneşin 4 kat büyüğü bi yıldız..
2.postulat: enerjisi bittiği an, bir balon gibi şişerek yörüngesindeki gezegenleri yutacak...
tabii bunlar iki bilimsel postulat, henüz bir kanun falan olmuş diiller, zaten laboratuva sokup da deney yapmak mümkün diil :)))
bilim
03.01.2005 - 19:35Thomas Kuhn'a göre bilim:
'yeterli sayıda bilim adamlarının bi paradigmayı kabul etmesiyle bilim başlar, zamanla bu topluluk uygunsuzluk ya da aykırılıklarla karşılaşır ve başlangıçtaki paradigma artık yetersiz kalmaya başlamıştır.bilimsel bunalım başlar ve yeni bi paradigma kabul edilelerek bu bunalım aşılır, ve tekrar yeni normal bilim dönemi başlar, taa ki yeni bi bilimsel bunalıma girilene dek...
Paul Davies'e göre bilim: kısaca tanrıya ulaşmada kullanılabilecek bir yoldur, çünkü, şu anın bilimi felsefi açıdan da buna uygundur. eskiden din sorusu olan, evrenin baişangıcı-sonu var mı, kıyamet gerçek mi, gibi sorulara artık yeni bilim cevap verebilecek seviyededir, der...
not: bu iki bilim adamı hala hayatta olup, yeni fizik kavramlarına katkıda bulunmuşlardır....
18 yy. kaba materyalistlerine duyrulur...hehe..
insan
03.01.2005 - 17:26hayvanlardan daha aciz ve doğaya karşı korunmasız biz canlılar...
yaşamak için bilgiye ve tecrübeye muhtaç canlılar bizler....
kendi neslini kurutmak için savaşanlar bizler...
fikir savaşları veren, bu amaçta kan akıtan bizler...
yine de dünyanın efendiliğine soyunan bizler...
hayvanların bu dünyada yaşaması için gerekli tüm donanımları varken, bizlerin hala yok...
bi insana en az 10 yıl bakılmazsa yetişkin bi insan tarafından, hemen ölüverecek bi canlı türü... oysa, bi hayvan için bu süre bi kaç günle, bi kaç ay arasında değişiyor.....
ve hala insan atasını ve kökenini arıyor...hehehe...bu çok komik yaa :))
deprem
03.01.2005 - 17:21yer kabuğunun yerine oturması....
yer küre için bir tekrar olgunlaşma dönemi,
ancak bu dönem üstünde yaşayan insanlara da bir afet oluyor,
hayvanlarsa, sanki bizden daha akıllılarmış, her türlü son teknolojik aletleri varmış gibi, erkenden farkedip o noktayı terkedip, kendilerini emin yerlere alıyorlar...
son endonezya depreminde hayvan leşine rastlanmadı....
google
03.01.2005 - 17:16en sevdiğim web adresi..hehe..
kişisel gelişim kitapları
03.01.2005 - 17:02bi kaç kitabı okumuştum bu konuda...
sonra hepsini bi köşeye attım...
içi boş güzel sözcüklerle doldurulmuk kitaplar...
marksizm
03.01.2005 - 14:51marx'ın yaşadığı dönemi, o dönemin vahşi kapitalizmini ve proleter-burjuva arasındaki ekonomik savaşı en iyi şekilde anlatmış....
ancak şu dönem değişmiş kapitalizmi sunmakta ve yorumlamakte yetersiz kalmaktadır.
proler-burjuva sınıf ayrımları da toplum içinde kalkmış, bu kavramlar şimdilerde devletlere maledilecek kavramlardır...
bence, neo-markistler çıkmalı ve bu fikirleri yenilemelidirler...
yoksa kaba matertyalizm üzerine kurulu marksizm şu dönem hiç bişey ifade edememektedir... yetersiz kalmakta, ve ekonomik sistemleri ve programları açıklamaktan ve yorumlamaktan aciz kalmaktadır...
mehmet akif ersoy
02.01.2005 - 21:36yalnız bi şair diil....
inanıyorum ki, ruhunun en derin noktasına kadar hissetmiş yazdıklarını,
ya da ruhunun en derin noktalarında yaşayarak kaleme almış sözlerini...
bunu istiklal marşımıza baktığımızda da görebiliyoruz...
bağlılık
01.01.2005 - 23:21bütünleşme eylemi,
ondan kendimizde bir şeyler bulma...
duygu
01.01.2005 - 23:20şuramda, kalbimden hissettiklerimin tümü...
aklım ortada yok...
yaz
01.01.2005 - 23:191. yazmaktan emir kipi...
2. en güneşli mevsim...
ada
01.01.2005 - 23:18benim balkondan görülen 4-5 tane etrafı su ile çevrili toprak parçası...
ama hala gitmedim nedense...
sen
01.01.2005 - 23:17ben olmayan ben'ler....
sen işte...!
mutluluk
01.01.2005 - 23:16çok göreceli bi kavram...
kendini iyi hissetme duygusu....
sevgi
01.01.2005 - 23:15büyük bişi aslında;
çünkü, nedensiz bi bağlılık, çıkarsız bi ilişki...
doğru
01.01.2005 - 23:141.yanlış olmayan, sonu hakikat olan söz, eylem, etki....
2.uzayda uniform giden noktalar dizgesi...
dün
01.01.2005 - 23:12bugünün geçmişi...
geri dönüşümü yok...
Toplam 553 mesaj bulundu