İkinci Dünya Harbi sonlarında yapılan lise mezunlarının olgunluk imtihanlarında sorulan 'Ormanlar ve Ormanların faydaları' isimli kompozisyon sualine talebelerim bazılarının enteresan bir şekilde:'Türkiyemiz ormanlık bir ülkeydi, fakat o zalim padişahlar, yurdumuzu ormansız bıraktılar, gibi cevaplar verdiklerini...
Sebep olarak da; bu zavallı öğrencilerin öylesine bir kin terbiyesi içinde yetiştirilerek Osmanlı'yı kötülemeye öylesine alıştırıldıklarını ve böylece eğer bir fırsatını bulup da padişahlara hakaret ederlerse iyi not alacaklarına inandıklarından dolayı böyle cevaplar verdiklerini...
İsmet İnönü'nün Cumhurbaşkanlığı yaptığı dönemde, oğlu Ömer İnönü nün gerek talebelik gerekse daha sonraki yıllarda koskoca Dolmabahçe Sarayını ikametgah olarak kullanıp, yattığı bir oda için bütün sarayın kaloriferlerini yaktırdığın ve ayrıca bu şefzadenin sarayda kadınlı kızlı gece alemleri düzenlediğini...
Bütün bu olanların dönemin Millet Meclisinde ciddi tartışmalara yol açtığını ve o gün mecliste bulunan baba İnönü nün kulaklığı takılı olduğu halde müzakereleri işitmemezlikten geldiğin
l930'lu yılların Türkiyesi'nin Urla gibi bir Ege şehrinde dahi açlıktan insanların öldüğünü...
Ortalama bir memurun aylık maaşının 50 lira olduğu bu dönemde, çağdaşlaşma yolunda(!) 75 000 lira gibi büyük paranlar ödeyerek heykel yaptırdığımızı
Bir batılı düşünür olan Bernard Shaw'a 'Sizce yeryüzünde en ilgi çekici hadise nedir? ' diye bir sual sorulduğunda, Shaw'ın:
'Yeryüzünde bunca kavga ve düşünce karmaşasına rağmen Kur'an'ın tazeliğini korumasıdır' diye cevap verdiğini,.
'Dindar bir adam yazmıştır' diye değiştirilmeye ve hor görülmeye başlanan 'İstiklal Marşı'mıza karşı ilk hücumların İsmet İnönu hükümeti zamanında ve Cumhuriyet Halk Partisı nin yayın organı gazeteler tarafından organize edildiğini. İlahi takdire bakın ki, bu milli marşımızın kırkiki yıl da yirmibir defa değiştirilmek istenilmesine rağmen o günden bu güne hiç bir faninin ve eli dilinin bunu başaramadığını...Biliyormuydunuz?
Çamlıca Kız Lisesi Müdür Muavini Sabahat Egemen Hanım'ın yine bir lise hocası olan arkadaşının başından geçen su hadise,değişik ülkelerde yıllarca azınlık psikolojisi içinde yaşayan Yahudi cemaatinin millet olma şuurunu nasıl kazandıklarını göstermesi açısından oldukça önemlidir: Çocuklardan not tutmaları için bir defter getirmelerini istedim.Sınıfın tek Musevi talebesi hariç iki gün içinde hepsi isteğimi yerine getirdi.Her ders Yahudi kızına defter getirmesi gerektiğini tekrarladımsa da, hali vakti yerinde olduğu halde kız deftersiz gelmekte devam ediyordu. Nihayet aradan bir hafta geçtikten sonra, dediğimi yapmadığı takdirde kendisini sınıfa almayacağımı söyleyince ağlamaya başladı. Ailesinin çok geniş imkanı olduğunu bildiğim için bu direnmenin sebebini öğrenmem lazımdı. Kızdan aldığım cevap bir Siyonist prensibin genç bir Yahudi kızında ifade bulmasından ibaretti.Kız ağlamaya devam ederek 'NE YAPAYIM ÖĞRETMENİM,YAKO ON GÜNDÜR DÜKKANINI AÇMADI, HERHALDE HASTA OLMALI' dedi. Yako'dan başkasından alış veriş etmeyi prensibine ihanet addedecek ırki bir taassupla Yahudiliğine gösterdiği bu sadakatin kaçta kaçı Türk gençlerinde bulunmaktadır? Çamlıca sakinlerinin el birliği ile zengin ettikleri parçacı Mişo'nun kumaş tüccarı olduğunu duyduktan sonra, Yahudi kızının Yako'su da herhalde günün birinde kırtasiye toptancısı olmuş veya olacaktır.
Büyük İslam mütefekkiri Mevlana Hazretleri'nin, kendisi fizikle hiç iştigal etmemesine rağmen, kalp gözü ile alemi seyreden bir mutavassıf olarak, yıllar önce bize atom parçacıklarının varlığını ve atomun parçalanabileceğini:
'Bir zerreyi kesersen, içinde bir güneş Ve güneş etrafında dönen gezegenler bulursun şeklinde sembolik ifadelerle haber verdiğini.
Eski İstanbul' un hamam kitabelerinden birinde karakter temizliğinin ehemmiyetini vurgulamak için:
'Tıynetin na pak ise, Hayr umma sen germabeden Önce tathir-i kalb et, sonra tathir-i beden.'Yani (Kötü huylu, kirli karakterli bir kimse isen, hamamdan bir şey bekleme. Temizlik istiyorsan evvela kalbini temizle, sonra da bedenini..) diye yazdığını..
Çin idaresinde bulunan Doğu Türkistan'da Müslümanlara istediği gibi evlat edinme hakkının verilmediğini...
Kırk haneli bir köy halkını, bir yıl içinde sadece üç çocuk doğurma izninin verilip bunların da kimler olacağının daha önceden isim alınarak tesbit edildiğini...
Bunlar haricinde birinin hamile kalması halinde zorla kürtaj yaptırıldığını veya bir insanın dört yıllık kazancına tekabül eden altından kalkılamaz bir cezaya razı olmak zorunda kalındığını..
16. Yüzyıl Avrupa'sında, kadınların ruhlarının olup olmadığı ve Cennet'e gidip gidemeyecekleri meselesinin Hristiyan çevrelerde durmadan tartışıldığını...
Yine o dönemde bir üniversite hocasının, kadınların insan türünden olmadıklarını ispat etmek üzere Latince tezler yazdığını ve o dönemin kraliyet fermanlarında, kadınların dövülme meselesi ile alakalı olarak:
'Dövme aletinin ucu keskin demir olmasın ve açılan yara da makul bir cezanın hudutlarını aşmış olmasın' diye hükümler yer aldığını..
Eski Osmanlı kültüründe bir incelik örneği olarak, çarşıya inerken veya eve dönerken, büyüklere hürmet sadedinde bir yaşlı zatın yanından geçip gidilemediğini, ancak onun:'Geç oğlum ben yavaş yürüyorum... deyip müsaade etmesinde sonra önünde geçilip gidilebildiğini..
bak kıro kardeşim sana kendini arayan adam isimli kitabı okumanı tavsiye ederim nesil yayınlarından orda görürüsün inançsız bir insanla nasıl diyalog kurulması gerektiğini onlar hasta ve bunun farkında değiller sen de yangına körükle gitmediye söylüyom ama sen öyle bir yazmışsın ki sen ki bende ateistmişim gibi
yüzyılda Osmanlı ülkesine gelen Pere Jehammot isimli bir rahibin yazmış olduğu seyahatnamesi hayvan hakları ile alakalı olarak:
'Türkler, murdar saydıkları için hiçbir zaman evlerine sokmadıkları sokak köpeklerinin açlıktan sıkıntı çekmelerine yahut telef olmalarına meydan vermemek üzere hergün bu hayvanlara bir miktar et dağıtılması için vasiyetnamelerinde kasaplara bir miktar para tahsis ederler,, diye yazdığını...
bizim mahallede vardı bir bakkal ama ne tok satıcı adamdan bi şey istiyoz da sen ki küfür ediyoruz yaw kardeşim paraylan değilmi o zaman nie açıon o dükkanı demi yaw
Son Osmanlı Padişahı Sultan VI. Mehmed Vahdeddin Han'a, ''Altıncı Mehmed sözündeki ''Altıncı kelimesinden kinaye olarak ''Altın seven adam manası çıkartılarak ithamlarda bulunulduğu...
Halbuki Sultan Vahdeddin Han'ın, hayatının tehlikeye girmesinden dolayı memleketinden ayrılmak zorunda kaldığında şahsi mirası mahiyetinde babasından intikal eden bütün serveti beraberinde götürme imkanı varken, dasitani bir namusluluk örneği göstererek bu serveti Hazine-i Hümayun'a gönderdiğini...
İtalya'da geçirdiği fakr -u zururet içindeki bir hayattan sonra 1926 yılında San Remo'da vefat ettiği zaman 120 000 lira borcu kaldığı için alacaklıları tarafından tabutuna haciz konuduğunu... Tahnit edilmiş cesedinin, kızı Sabiha Sultan'ın bu parayı binbir güçlükle temin etmesinden sonra Şam 'a naklolunarak Yavuz Sultan Selim Camii avlusuna defnedildiğini...
İskilipli Atıf Hoca'nın İstiklal Mahkemesi'nde yargılanırken savcının, dini kıyafetlerden bez parçası' diye bahsetmesi üzerine Atıf Hoca'nın hiddetli bir şekilde duvarda asılı olan bayrağı gösterip:
İşte o da bez, hadi indirip yırtsana' diye haykırdığını..
Necip Fazıl Kısakürek merhumun, kendisine. 'İslamiyet deyince burnuma ayak kokusu gelir' diyen ihtiyar gazeteciye;
Senin o burnuna gelen, İslamiyet'in değil; kendi ciğerinin pis kokusudur. Sen, bir mücerredi, bir müşahhastan ayıramayan ahmaksın! ' diye cevap verdiğini
Yıllarca Kafkasya'nın istiklali için yılmadan mücadele vermiş olan büyük dava adamı İmam Şamil' in, vefatından sonra gasledilirken vücudunda cihat meydanlarında savaşırken meydana gelmiş yüzyirmi yara görülmüş işte mücahid böyle olur
kin
18.05.2006 - 22:16İkinci Dünya Harbi sonlarında yapılan lise mezunlarının olgunluk imtihanlarında sorulan 'Ormanlar ve Ormanların faydaları' isimli kompozisyon sualine talebelerim bazılarının enteresan bir şekilde:'Türkiyemiz ormanlık bir ülkeydi, fakat o zalim padişahlar, yurdumuzu ormansız bıraktılar, gibi cevaplar verdiklerini...
Sebep olarak da; bu zavallı öğrencilerin öylesine bir kin terbiyesi içinde yetiştirilerek Osmanlı'yı kötülemeye öylesine alıştırıldıklarını ve böylece eğer bir fırsatını bulup da padişahlara hakaret ederlerse iyi not alacaklarına inandıklarından dolayı böyle cevaplar verdiklerini...
ismet inönü
18.05.2006 - 22:12İsmet İnönü'nün Cumhurbaşkanlığı yaptığı dönemde, oğlu Ömer İnönü nün gerek talebelik gerekse daha sonraki yıllarda koskoca Dolmabahçe Sarayını ikametgah olarak kullanıp, yattığı bir oda için bütün sarayın kaloriferlerini yaktırdığın ve ayrıca bu şefzadenin sarayda kadınlı kızlı gece alemleri düzenlediğini...
Bütün bu olanların dönemin Millet Meclisinde ciddi tartışmalara yol açtığını ve o gün mecliste bulunan baba İnönü nün kulaklığı takılı olduğu halde müzakereleri işitmemezlikten geldiğin
çağdaş
18.05.2006 - 22:09l930'lu yılların Türkiyesi'nin Urla gibi bir Ege şehrinde dahi açlıktan insanların öldüğünü...
Ortalama bir memurun aylık maaşının 50 lira olduğu bu dönemde, çağdaşlaşma yolunda(!) 75 000 lira gibi büyük paranlar ödeyerek heykel yaptırdığımızı
vakit gazetesi
18.05.2006 - 19:53mazlumun gazetesi boşuna çamur atmayın
sofi
18.05.2006 - 00:09sofini dünyası diye bir kitap okumuştum valla aklım allak bullak olmuştu ne biçim kitaptı o yaa...
dolunay
17.05.2006 - 23:03snei burda görmek ne güzel
Kur'an ahlakı
15.05.2006 - 23:38Bir batılı düşünür olan Bernard Shaw'a 'Sizce yeryüzünde en ilgi çekici hadise nedir? ' diye bir sual sorulduğunda, Shaw'ın:
'Yeryüzünde bunca kavga ve düşünce karmaşasına rağmen Kur'an'ın tazeliğini korumasıdır' diye cevap verdiğini,.
istiklal marşı
15.05.2006 - 23:33'Dindar bir adam yazmıştır' diye değiştirilmeye ve hor görülmeye başlanan 'İstiklal Marşı'mıza karşı ilk hücumların İsmet İnönu hükümeti zamanında ve Cumhuriyet Halk Partisı nin yayın organı gazeteler tarafından organize edildiğini. İlahi takdire bakın ki, bu milli marşımızın kırkiki yıl da yirmibir defa değiştirilmek istenilmesine rağmen o günden bu güne hiç bir faninin ve eli dilinin bunu başaramadığını...Biliyormuydunuz?
yahudi
15.05.2006 - 23:30Çamlıca Kız Lisesi Müdür Muavini Sabahat Egemen Hanım'ın yine bir lise hocası olan arkadaşının başından geçen su hadise,değişik ülkelerde yıllarca azınlık psikolojisi içinde yaşayan Yahudi cemaatinin millet olma şuurunu nasıl kazandıklarını göstermesi açısından oldukça önemlidir: Çocuklardan not tutmaları için bir defter getirmelerini istedim.Sınıfın tek Musevi talebesi hariç iki gün içinde hepsi isteğimi yerine getirdi.Her ders Yahudi kızına defter getirmesi gerektiğini tekrarladımsa da, hali vakti yerinde olduğu halde kız deftersiz gelmekte devam ediyordu. Nihayet aradan bir hafta geçtikten sonra, dediğimi yapmadığı takdirde kendisini sınıfa almayacağımı söyleyince ağlamaya başladı. Ailesinin çok geniş imkanı olduğunu bildiğim için bu direnmenin sebebini öğrenmem lazımdı. Kızdan aldığım cevap bir Siyonist prensibin genç bir Yahudi kızında ifade bulmasından ibaretti.Kız ağlamaya devam ederek 'NE YAPAYIM ÖĞRETMENİM,YAKO ON GÜNDÜR DÜKKANINI AÇMADI, HERHALDE HASTA OLMALI' dedi. Yako'dan başkasından alış veriş etmeyi prensibine ihanet addedecek ırki bir taassupla Yahudiliğine gösterdiği bu sadakatin kaçta kaçı Türk gençlerinde bulunmaktadır? Çamlıca sakinlerinin el birliği ile zengin ettikleri parçacı Mişo'nun kumaş tüccarı olduğunu duyduktan sonra, Yahudi kızının Yako'su da herhalde günün birinde kırtasiye toptancısı olmuş veya olacaktır.
mevlana
15.05.2006 - 23:20Büyük İslam mütefekkiri Mevlana Hazretleri'nin, kendisi fizikle hiç iştigal etmemesine rağmen, kalp gözü ile alemi seyreden bir mutavassıf olarak, yıllar önce bize atom parçacıklarının varlığını ve atomun parçalanabileceğini:
'Bir zerreyi kesersen, içinde bir güneş Ve güneş etrafında dönen gezegenler bulursun şeklinde sembolik ifadelerle haber verdiğini.
hamam
15.05.2006 - 23:18Eski İstanbul' un hamam kitabelerinden birinde karakter temizliğinin ehemmiyetini vurgulamak için:
'Tıynetin na pak ise, Hayr umma sen germabeden Önce tathir-i kalb et, sonra tathir-i beden.'Yani (Kötü huylu, kirli karakterli bir kimse isen, hamamdan bir şey bekleme. Temizlik istiyorsan evvela kalbini temizle, sonra da bedenini..) diye yazdığını..
çin
15.05.2006 - 23:15Çin idaresinde bulunan Doğu Türkistan'da Müslümanlara istediği gibi evlat edinme hakkının verilmediğini...
Kırk haneli bir köy halkını, bir yıl içinde sadece üç çocuk doğurma izninin verilip bunların da kimler olacağının daha önceden isim alınarak tesbit edildiğini...
Bunlar haricinde birinin hamile kalması halinde zorla kürtaj yaptırıldığını veya bir insanın dört yıllık kazancına tekabül eden altından kalkılamaz bir cezaya razı olmak zorunda kalındığını..
avrupa
14.05.2006 - 23:4116. Yüzyıl Avrupa'sında, kadınların ruhlarının olup olmadığı ve Cennet'e gidip gidemeyecekleri meselesinin Hristiyan çevrelerde durmadan tartışıldığını...
Yine o dönemde bir üniversite hocasının, kadınların insan türünden olmadıklarını ispat etmek üzere Latince tezler yazdığını ve o dönemin kraliyet fermanlarında, kadınların dövülme meselesi ile alakalı olarak:
'Dövme aletinin ucu keskin demir olmasın ve açılan yara da makul bir cezanın hudutlarını aşmış olmasın' diye hükümler yer aldığını..
edep
14.05.2006 - 23:36Eski Osmanlı kültüründe bir incelik örneği olarak, çarşıya inerken veya eve dönerken, büyüklere hürmet sadedinde bir yaşlı zatın yanından geçip gidilemediğini, ancak onun:'Geç oğlum ben yavaş yürüyorum... deyip müsaade etmesinde sonra önünde geçilip gidilebildiğini..
edepsiz
14.05.2006 - 23:35bak kıro kardeşim sana kendini arayan adam isimli kitabı okumanı tavsiye ederim nesil yayınlarından orda görürüsün inançsız bir insanla nasıl diyalog kurulması gerektiğini onlar hasta ve bunun farkında değiller sen de yangına körükle gitmediye söylüyom ama sen öyle bir yazmışsın ki sen ki bende ateistmişim gibi
edepsiz
14.05.2006 - 23:21ne diyimki adam edepsizse daha fazla ne denir
şefkat
14.05.2006 - 23:19yüzyılda Osmanlı ülkesine gelen Pere Jehammot isimli bir rahibin yazmış olduğu seyahatnamesi hayvan hakları ile alakalı olarak:
'Türkler, murdar saydıkları için hiçbir zaman evlerine sokmadıkları sokak köpeklerinin açlıktan sıkıntı çekmelerine yahut telef olmalarına meydan vermemek üzere hergün bu hayvanlara bir miktar et dağıtılması için vasiyetnamelerinde kasaplara bir miktar para tahsis ederler,, diye yazdığını...
flört
14.05.2006 - 23:17Flört veya aşkın fırtınasıyla mutlu bir evliliği bulacaklarını sananlar aldanma ihtimalini göz önünde tutmalıdırlar.
tok satıcı
14.05.2006 - 23:03bizim mahallede vardı bir bakkal ama ne tok satıcı adamdan bi şey istiyoz da sen ki küfür ediyoruz yaw kardeşim paraylan değilmi o zaman nie açıon o dükkanı demi yaw
cengiz kurtoğlu
14.05.2006 - 22:08ne anlıyorlarki bu adamın arabesk kokan saçma sapan müziğinden hayret bişey yaw
Vahdettin
14.05.2006 - 15:00Son Osmanlı Padişahı Sultan VI. Mehmed Vahdeddin Han'a, ''Altıncı Mehmed sözündeki ''Altıncı kelimesinden kinaye olarak ''Altın seven adam manası çıkartılarak ithamlarda bulunulduğu...
Halbuki Sultan Vahdeddin Han'ın, hayatının tehlikeye girmesinden dolayı memleketinden ayrılmak zorunda kaldığında şahsi mirası mahiyetinde babasından intikal eden bütün serveti beraberinde götürme imkanı varken, dasitani bir namusluluk örneği göstererek bu serveti Hazine-i Hümayun'a gönderdiğini...
İtalya'da geçirdiği fakr -u zururet içindeki bir hayattan sonra 1926 yılında San Remo'da vefat ettiği zaman 120 000 lira borcu kaldığı için alacaklıları tarafından tabutuna haciz konuduğunu... Tahnit edilmiş cesedinin, kızı Sabiha Sultan'ın bu parayı binbir güçlükle temin etmesinden sonra Şam 'a naklolunarak Yavuz Sultan Selim Camii avlusuna defnedildiğini...
İskilipli atıf hoca
14.05.2006 - 14:57İskilipli Atıf Hoca'nın İstiklal Mahkemesi'nde yargılanırken savcının, dini kıyafetlerden bez parçası' diye bahsetmesi üzerine Atıf Hoca'nın hiddetli bir şekilde duvarda asılı olan bayrağı gösterip:
İşte o da bez, hadi indirip yırtsana' diye haykırdığını..
ayak kokusu
14.05.2006 - 14:52Necip Fazıl Kısakürek merhumun, kendisine. 'İslamiyet deyince burnuma ayak kokusu gelir' diyen ihtiyar gazeteciye;
Senin o burnuna gelen, İslamiyet'in değil; kendi ciğerinin pis kokusudur. Sen, bir mücerredi, bir müşahhastan ayıramayan ahmaksın! ' diye cevap verdiğini
Şeyh Şamil
14.05.2006 - 14:49Yıllarca Kafkasya'nın istiklali için yılmadan mücadele vermiş olan büyük dava adamı İmam Şamil' in, vefatından sonra gasledilirken vücudunda cihat meydanlarında savaşırken meydana gelmiş yüzyirmi yara görülmüş işte mücahid böyle olur
Toplam 353 mesaj bulundu