- alo, saçım dökülüyor benim
- aa ama dökme oraya buraya saçını evladım, daha dün temizledim evi canım çıktı valla
- anne? ! yahu sen ne arıyorsun orada?
- selma'ya geldim, bir yere kadar gitti de şimdi ben bakıyorum telefonlara
- öeeh hadi yaa, iyi tamam görüşürüz akşama
- dolapta kıymalı ıspanak var
he he :))
dolmuşta oturan uzun saçlı delikanlının arkasına bir yaşlı çift oturur;
-kızım şurdan bi dişi bir erkek uzatırmısın?
delikanlı kızgın bi şekilde döner;
-amca benim kıza benzer bi yanım varmı?
-kızma evladım ben nerden bileyim senin dul olduğunu. :))
Gözlerimi açtığımda pencerenin kenarında,
karşı binanın çatısında kanatlarını açmış,
yağan yağmurla duş yapan bir kuşla karşılaşıyorum.
Daha da artan sağanak yağmura aldırış etmiyor.
İçimde bir an bir inkılap doğuyor.
Delicesine sağanak yağmurun altında koşmak.
Kime mi, neye mi, niçin mi? Hiç düşünmeden yokluğa, meçhule...
Belki büyük şehirlerin birinde, büyük bir ofiste, büyük işler başarmak istiyorum anne... Belki de büyük buluşlar peşinde koşmak... Belki de büyük fırtınaların fotoğrafını çekmek... Belki de sakin suların içinde küçük bir balık aramak... Belki de uçmak istiyorum anne, dağlara tırmanmak, vahşi hayvanların peşinde koşmak... Belki de hayat kurtarmak istiyorum anne... Hastanede, mahkemede, karakolda, savaşta... Belki de kitap yazmak istiyorum anne, senin benim komşunun hikayesini dökmek bembeyaz kağıtlar üzerine...
Beklenmedik bir anda terk edilmişsindir bütün sevdiklerince
Suçlamak istemesende hiç kimseyi üzünçle yanmakta yüzün
Adını bile koyamadığın bir boğunç dolmakta şimdi yüreğine
Ve usulca ağmaktadır gözlerinin peteğine ağulu bir hüzün...
Büyüdükçe elimize oyuncak tutuşturdular, oynayalım ağlamayı keselim istediler. Ağladık ağladık sustuk. Sevmenin, istemenin kaybetmek olduğunu gördük işte daha yolun başında. Yavaş yavaş emeklemeye başladık, sonra yürüdük. Yürümenin ilk adımlarında bizi destekleyen ellerimizi tutan elleri kaybettik yine.
kahramanımız son derece masumane bir rüya görmektedir;
matematik sınavı... son derece gerçekçi bir atmosfer...
x: gel buraya
hoca: bana mı sesleniyorsunuz? (her zamanki yavşaklığı üzerinde, tanıyor aslında)
x: gel lan...
hoca: konuşmana dikkat et. ne var?
x: bu ne? (kağıda işaret ediyor eliyle)
hoca: sorular...
x: nası soru lan?
hoca: eeöö... şov det ef of eks...
x: soru mu lan bu? şov det soru mu?
hoca: soru tabii...
ben: pruuv det bilmem ne bilmem ne... soru mu lan pruuv det? pruuv det soru kalıbı mı?
Hoca:afedersin
x:affetmem! ! ! ehe ehe :))))
dışarı çıkmaya karar verdiğimde, ya da evdeyken dışarı çıkmak için çıldırırken yapabileceğim öyle çok şey olduğunu düşünüyordum ki. çıktım. sokağa adım atar atmaz değişti dünya. İçerdeyken varlığına dâhil olmak için can attığım dünyaya ayak basar basmaz yine o aidiyet yitimiyle burun burunaydım. katılamadım. yabancı mı yabancı kalıverdim ortasında sokağın. gidecek hiçbiryer yoktu. arayacak hiçkimse.. eve geri dönmeyi de yediremedim kendime. bir banka zor attım kendimi. en yakındaki en uygun banka. o an o dünya üzerinde bana ait olan tek yere. oturdum ve katılamadığım oyuna izleyici oldum. ta ki eve ulaşana dek geçeceğim yol boyunca katılmak zorunda olduğum sahneye kendimi hazırlayana dek. yol için gücümü topladığıma kanaat getirince kalktım. benim gibi bir bank sahibi varsa bir bankta, ben de onun için oyunun bir parçasıyım şimdi.
Yürümek; yürümeyenleri arkanda boş sokaklar gibi bırakarak,
havaları boydan boya yarıp ikiye bir mavzer gözü gibi karanlığın gözüne bakarak yürümek! ..
gitme
11.09.2006 - 14:21İtiraz var
bir
11.09.2006 - 14:20senin gözler beni anlar
akrep burcu
11.09.2006 - 13:56psikopatlar topluluğu
türkçe
11.09.2006 - 13:49- dermişiiiim
- inanmıyorum
- oha falan oldum yane
- diyosun.
bir fransızı getirsen bundan daha iyi türkçe konuşur
saç dökülmesi
11.09.2006 - 13:39- alo, saçım dökülüyor benim
- aa ama dökme oraya buraya saçını evladım, daha dün temizledim evi canım çıktı valla
- anne? ! yahu sen ne arıyorsun orada?
- selma'ya geldim, bir yere kadar gitti de şimdi ben bakıyorum telefonlara
- öeeh hadi yaa, iyi tamam görüşürüz akşama
- dolapta kıymalı ıspanak var
he he :))
petek dinçöz
11.09.2006 - 13:31zeka yaşı ile göründüğü yaş arasındaki farkı merak etmişimdir hep :)
petek dinçöz
11.09.2006 - 13:28gereksiz ayrıntı
enteresan diyaloglar
11.09.2006 - 13:22dolmuşta oturan uzun saçlı delikanlının arkasına bir yaşlı çift oturur;
-kızım şurdan bi dişi bir erkek uzatırmısın?
delikanlı kızgın bi şekilde döner;
-amca benim kıza benzer bi yanım varmı?
-kızma evladım ben nerden bileyim senin dul olduğunu. :))
Pencere
11.09.2006 - 12:54Gözlerimi açtığımda pencerenin kenarında,
karşı binanın çatısında kanatlarını açmış,
yağan yağmurla duş yapan bir kuşla karşılaşıyorum.
Daha da artan sağanak yağmura aldırış etmiyor.
İçimde bir an bir inkılap doğuyor.
Delicesine sağanak yağmurun altında koşmak.
Kime mi, neye mi, niçin mi? Hiç düşünmeden yokluğa, meçhule...
yağmur
11.09.2006 - 12:51yere düşen her bir damlanın çıkardığı hoş ve tatlı ses
anladım
10.09.2006 - 21:00Anladım ayaklarımın altındaki dünya değil
Çocuk sevinçleri ipinden koparılmış uçurtmalar
anne
10.09.2006 - 20:58Senden nefret etmek istemiyorum... ama kopamıyorum, tek başıma kalmak istemiyorum... korkuyorum anne... İçimden haykırmak geliyor...özgür kalmak istiyorum... ama gidemiyorum... kendimden nefret ediyorum...
anne
10.09.2006 - 20:57Belki büyük şehirlerin birinde, büyük bir ofiste, büyük işler başarmak istiyorum anne... Belki de büyük buluşlar peşinde koşmak... Belki de büyük fırtınaların fotoğrafını çekmek... Belki de sakin suların içinde küçük bir balık aramak... Belki de uçmak istiyorum anne, dağlara tırmanmak, vahşi hayvanların peşinde koşmak... Belki de hayat kurtarmak istiyorum anne... Hastanede, mahkemede, karakolda, savaşta... Belki de kitap yazmak istiyorum anne, senin benim komşunun hikayesini dökmek bembeyaz kağıtlar üzerine...
hüzün
10.09.2006 - 20:40Beklenmedik bir anda terk edilmişsindir bütün sevdiklerince
Suçlamak istemesende hiç kimseyi üzünçle yanmakta yüzün
Adını bile koyamadığın bir boğunç dolmakta şimdi yüreğine
Ve usulca ağmaktadır gözlerinin peteğine ağulu bir hüzün...
büyümek
10.09.2006 - 20:34Büyüdükçe elimize oyuncak tutuşturdular, oynayalım ağlamayı keselim istediler. Ağladık ağladık sustuk. Sevmenin, istemenin kaybetmek olduğunu gördük işte daha yolun başında. Yavaş yavaş emeklemeye başladık, sonra yürüdük. Yürümenin ilk adımlarında bizi destekleyen ellerimizi tutan elleri kaybettik yine.
sen
10.09.2006 - 20:28Sen ne dedin ben ne anladım
Ben ne dedim, sen ne zannettin,!
Gökhan Özen
08.09.2006 - 19:05bir insan kameraya anca bu kadar boş bakabilir
enteresan diyaloglar
07.09.2006 - 18:42kahramanımız son derece masumane bir rüya görmektedir;
matematik sınavı... son derece gerçekçi bir atmosfer...
x: gel buraya
hoca: bana mı sesleniyorsunuz? (her zamanki yavşaklığı üzerinde, tanıyor aslında)
x: gel lan...
hoca: konuşmana dikkat et. ne var?
x: bu ne? (kağıda işaret ediyor eliyle)
hoca: sorular...
x: nası soru lan?
hoca: eeöö... şov det ef of eks...
x: soru mu lan bu? şov det soru mu?
hoca: soru tabii...
ben: pruuv det bilmem ne bilmem ne... soru mu lan pruuv det? pruuv det soru kalıbı mı?
Hoca:afedersin
x:affetmem! ! ! ehe ehe :))))
göz
07.09.2006 - 18:31Güneşim doğmuyor şimdilerde..
Gözlerini ödünç almalıymışım...
vega
07.09.2006 - 18:25tatlı bir vokaliste sahip grup,
bir insan o kadar sempatik olur mu, adı ne çok merak ediyorum
neden
07.09.2006 - 18:23Bilmiyorum, buradayım ben, tüm bildiğim bu, ve hâlâ ben değilim o, …
oyun
07.09.2006 - 18:21dışarı çıkmaya karar verdiğimde, ya da evdeyken dışarı çıkmak için çıldırırken yapabileceğim öyle çok şey olduğunu düşünüyordum ki. çıktım. sokağa adım atar atmaz değişti dünya. İçerdeyken varlığına dâhil olmak için can attığım dünyaya ayak basar basmaz yine o aidiyet yitimiyle burun burunaydım. katılamadım. yabancı mı yabancı kalıverdim ortasında sokağın. gidecek hiçbiryer yoktu. arayacak hiçkimse.. eve geri dönmeyi de yediremedim kendime. bir banka zor attım kendimi. en yakındaki en uygun banka. o an o dünya üzerinde bana ait olan tek yere. oturdum ve katılamadığım oyuna izleyici oldum. ta ki eve ulaşana dek geçeceğim yol boyunca katılmak zorunda olduğum sahneye kendimi hazırlayana dek. yol için gücümü topladığıma kanaat getirince kalktım. benim gibi bir bank sahibi varsa bir bankta, ben de onun için oyunun bir parçasıyım şimdi.
seni seviyorum
07.09.2006 - 16:24Herkes hata yapabilir ;)
yürümek
06.09.2006 - 20:14Yürümek; yürümeyenleri arkanda boş sokaklar gibi bırakarak,
havaları boydan boya yarıp ikiye bir mavzer gözü gibi karanlığın gözüne bakarak yürümek! ..
Toplam 236 mesaj bulundu