Ömer Özcan Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Antol ...

  • fethullah gülen

    15.03.2005 - 17:47

    Prof. Dr. Şerif Mardin:

    Fethullah Gülen’in çevre koşullarıyla, iman arasındaki kurduğu bağ ve buna son derece önem vermesi bence çok önemli bir nokta. Tarih, topluluk ve şahıs gibi odak noktalarını seçkin bir görüşle, iman ve dinle ilişkilendirmenin, toplum bilimcilerimiz arasında bile nadiren gördüğümüz bir yaklaşım olduğunu hatırlarsak, bu birleştirici zekânın istisnai yeri daha da netleşiyor. Gerçekten de, Gülen’in fikirlerinden mülhem kimselerde, zamanımızda az bulunan bir fedakârlığın örneklerini görmek mümkün.

    Prof. Dr. Ali Yaşar Sarıbay:

    Fethullah Hoca'yı anlamamı sağlayan anahtar kavram aklıma geldi: 'Heroic Life'. Sosyolog Mike Featherstone'a ait olan, maalesef Türkçe karşılığını tam bulamadığım bu kavram, dünyevi, sıradan ve olduğu gibi kabul edilen gündelik hayatın aksine, mücadele cesareti, zor olanı başarmak, fazilet, şeref ve şan arayışı etrafında şekillenen olağanüstü bir hayatı ifade eder… Gerçekten de, Fethullah Hoca'nın söylediklerinde ve yaptıklarında bu hayat kavrayışı son derece açıktır. Orta Asya'da yapılanlara su katılmamış bir 'mücadele cesareti' ile açıklayabilir, medrese anlayışını kolej formu içine yerleştirip pozitif bilimlerde öğrencilerin gösterdikleri başarıyı sadece 'zoru başarmak' olarak niteleyebiliriz. Bu çerçevede Fethullah Hoca'yı, her şeyden önce, Onun 'Türkiye İslamı' veya 'Türk İslamı' deyişinde simgelenen dini milliyetçiliğini 'heroic' olarak değerlendirmek mümkün olur. Öte yandan, Hoca'nın İslam'a getirdiği yorumların, hem pragmatist bir yaklaşımı yerleştirmeye, hem de İslami hayat tarzını sıradanlıktan çıkarmaya yönelik olduğu görülmektedir. Şahsen, Fethullah Hoca'yı ve çevresini şehirli, kitabi; yani elitist İslam'ın temsilcisi olarak görüyorum…

    Prof. Dr. Nilüfer Göle:

    Fethullah Gülen öğretisi, Batı modernliğini İslami muhafazakârlıkla sınamakta, manalandırmakta, daha ötesi modernliği Batı'nın malı olmaktan çıkartmak istemektedir. Medeniyet ile Batıcılığın özdeşleştiği, tevazu ile bireyciliğin zıtlaştığı, muhafazakârlık ile modernliğin çatıştığı değerler silsilesini alt üst etmektedir. Türkiye'de ilk defa muhafazakâr düşünce ile siyasi liberal hoşgörünün derin bir terkibine şahit oluyoruz…

  • Aslan Mashadov

    10.03.2005 - 09:18

    'Kırılır da bir gün bütün dişliler,
    Döner şanlı şanlı çarkımız bizim.
    Gökten bir el yaşlı gözleri siler,
    Şenlenir evimiz barkımız bizim.
    Yokuşlar kaybolur, çıkarız düze,
    Kavuşuruz sonu gelmez gündüze.
    Sapan taşlarının yanında füze,
    Başka alemlerle farkımız bizim.'

    Aslan oğlu Aslan... Kafkasya seni unutmayacak yiğit kumandan! ! !

  • Aslan Mashadov

    09.03.2005 - 11:25

    ASLAN MASHADOV ÖLMEDİ, YAŞIYOR!
    09.03.2005 - 00:25:07

    Çeçenistan bağımsızlık mücadelesinin adı gibi yiğit “Aslan” komutanı şehadet şerbetini içti.

    Bütün dünyanın gözü önünde, 21. asrın başında soykırıma uğratılan, bir milyonluk nüfustan şehit olan 250 bin Çeçen arasına Devlet Başkanı Aslan Mashadov da katıldı.

    Mashadov’un genç yaşta aklaşmış sakallarıyla her zaman gülen çehresini daima hatırlayacağız.

    Dörtyüz yıldır devam eden Kafkas-Rus savaşları çerçevesinde, Çarlık Rusyası dahil olmak

    üzere Ruslar Kafkasya'da oluk oluk kan akıttılar.

    1864 yılında Kuzey Kafkasya'yı işgal eden Ruslar, yaklaşık iki milyon Kuzey Kafkasyalıyı yurtlarından sürdüler.

    Bugün dünyanın dörtbir yanına savrulmuş vaziyette yaşayan Kuzey Kafkasya diasporasının sorumlusu Çarlık Rusyası ve onun mirasçısı komünist Rusya ve onun bugünkü devamı Rusya Federasyonu'dur.

    Devletlerin ismi değişse de, Kafkasya'da zulüm bitmemiştir. 1991 yılında yıkılan Sovyetler Birliği'nin ardından kurulan Rusya Federasyonu, önceki dönemlere rahmet okuturcasına soykırıma devam etmektedir.

    1992 yılında oluşturulan Rusya Federasyonu'na katılmak istemeyen Çeçenistan, bağımsızlık yönünde irade beyan etmiştir.

    Yugoslavya Federasyonu'nun dağılmasına nezaret eden, Çek ve Slovak halklarının ayrılmasında hakemlik yapan batı Çeçenistan'ın Rusya Federasyonu'na katılmama kararı karşısında Rusya'nın uyguladığı şiddete sessiz kalmıştır.

    Aslan Mashadov Çeçen bağımsızlık mücadelesinin önemli isimleri arasında yer almıştır. Dudayev'in başkanlığı döneminde Aslan Mashadov Çeçenistan Genelkurmay Başkanı olarak orduyu yöneten insandır. Aslan Mashadov, Dudayev'in şehadetinden sonra kazanılan zaferin mimarıdır.

    Aslan Mashadov 1996 yılının 31 Ağustosunda devlet başkanı Yeltsin'in Çeçenistan nezdindeki temsilcisi Aleksandr Lebed ile Hasavyurt anlaşmasına imza koyarak Çeçen zaferini belgeleyen insandır.

    Mashadov 1996 ateşkes anlaşmasının ardından Çeçenistan'ı ayağa kaldırmak için büyük uğraş verdi. Zaferden sonra kendisini ziyaret eden heyetlere 'asıl şimdi Çeçenistan'a destek verin' demekten kendini alamıyordu.

    Ruslar Mashadov yönetimini başarısız kılmak için ellerinden geleni yaptılar. Çeçenistan'da olmadık provokasyonlar tertip ettiler. Adam kaçırdılar, faili meçhul cinayetlerle Çeçenistan'ı karıştırdılar. Bağımsızlık yolunda yürüyen Çeçenistan'ın yürüyüşünü sabote etmek için akla hayale gelmedik tertiplerde bulundular.

    Bugün halen tartışmaya açık olan Dağıstan provokasyonu ile Şamil Basayev ve bir grup arkadaşını provoke eden Rusya başarılı olmuş, Dağıstan olaylarını bahane ederek barış sürecini kesintiye uğratmıştır.

    İkinci savaşa meydan vermemek için yoğun bir uğraş veren Aslan Mashadov ikinci Rus-Çeçen savaşının başlamasını önleyemedi.

    Mashadov'a, Rus kuvvetlerine karşı savunma yapmaktan başka bir seçenek kalmadı. Ve o da bunu yaptı.

    Aslan Mashadov 1997 yılında Zelimhan Yandarbiyev, Şamil Basayev gibi isimlerin de katıldığı, dünyaya örnek teşkil edecek demokratik bir seçimle devlet başkanı oldu. Halkı için çoluğunu çocuğunu unutarak kendisini ülkesine adadı. Yıllarca Çeçenistan'ı karış karış savundu.

    Mashadov son iki yıldır Çeçenistan'da barışın tesis edilmesi için temsilcisi Ahmedov'u görevlendirerek, kamuoyunda 'Ahmadov Planı' olarak bilinen çözüm önerilerini dünya kamuoyuna sunmuştu.

    Barış çağrıları tüm dünyada ve Rus aydınları arasında geniş yankı bulan Mashadov tek taraflı ateşkes ilan ederek iyi niyetli adımlarını pekiştirmişti.

    Ruslar, Dudayev ve Yandarbiyev'den sonra Aslan Mashadov'a da suikast düzenlediler.

    Halkın oylarıyla seçilerek ülkesinin başına geçmiş bir lideri önce savaşa mecbur eden, daha sonra yasadışı (!) ilan ederek terörist muamelesi yapan Rusya bütün dünya ile alay etmektedir.

    Çeçenistan'da diyaloga açık, şartsız olarak masaya oturmaya hazır, 'Putin'le 30 dakikalık başbaşa görüşmede Çeçenistan meselesi hallolur' diyen meşru bir lideri katletmekle Rusya, barış yolunu da dinamitlemiştir.

    Çeçenistan'da Aslan Mashadov'un ölümü büyük bir infial yaratacaktır. Rus yanlısı kukla hükümetin nüfuz bölgesinde yaşamak zorunda kalan Çeçenlerin de büyük bir üzüntü içinde olduğu kuşkusuzdur.

    Stadyumda bombayla havaya uçurulan Rusya'nın kuklası Ahmet Kadirov ve onun oğlu Ramzan Kadirov gibi ırz düşmanları ile elele veren Rus yönetimi Çeçen halkının izzet-i nefsi ile fazlaca oynamıştır.

    'Rusya Kahramanı' madalyası ile ödüllendirilen Ramzan Kadirov halkına ihanet eden bir haindir. Ruslara yaranmak için Aslan Mashadov'un 70 yaşındaki amcası, teyzesi ve halası gibi yakınlarını kaçırarak işkence yapan Ramzan Kadirov, Aslan Mashadov'u devreden çıkarmak için yoğun çaba sarfetmiştir. Rus yönetiminin Mashadov'la masaya oturmaması için çaba sarfedenlerin başında Alhanov ve Kadirov gibi hainler bulunmaktadır.

    Mashadov'un ölümüyle Çeçen savaşı daha kanlı bir safhaya girmiştir. Dudayev ve Yandarbiyev suikastlerinde Rusya aktiftir. Mashadov'un katledilmesinde ise, işbirlikçi hain Çeçenlerin parmağı vardır.

    Ramzan Kadirov, Alu Alhanov ve daha birçok işbirlikçi Çeçenin önümüzdeki günlerde Çeçen milli güçlerince ortadan kaldırılması hiç sürpriz olmayacaktır. Yine önümüzdeki günlerde Rusya'nın birçok yerinde Çeçen savaşçılar tarafından düzenlenecek intihar saldırıları da Rusya için şaşırtıcı olmamalıdır.

    Rusya bu olayları bilinçli olarak tezgahlamaktadır. Rusya Mashadov'u öldürerek Çeçenistan savaşında yeni bir safha açmıştır.

    Putin yönetimi Çeçen savaşını bahane ederek üniterleşme yolunda yeni adımlar atmaya çalışacaktır. Putin, henüz resmen ilan etmemiş olmakla birlikte, Çarlığı yeniden ihdas etme yolunda ilerlemektedir.

    Çeçenistan'da 250 bin insanın hayatına malolan özgürlük mücadelesi Putin'in sandığı gibi sona ermeyecektir. İmam Şamil'in dediği gibi 'Petrolar, Katherinalar ve nice çarların öldüğü gibi', gün gelecek Putinler de ölecek, ama Çeçen özgürlük savaşı devam edecektir.

    Aslan Mashadov her onurlu Çeçen gibi yaşadı ve öldü. Şehid oldu. Allah katında şehitlere öldü demek yanlıştır. Allah Kur'anda şehitlerin ölmediğini, yaşadığını söylüyor.

    Aslan Mashadov da, Dudayev ve Yandarbiyev gibi ruhuyla Çeçen mücadelesinin yanındadır. O yine mücadeleye devam edecek. Putin'in uykuları kaçacak, çünkü Aslan Mashadov ölmedi, yaşıyor.

    Çeçenistan'da yüzbinlerce Aslan Mashadov var.

    ' YAŞASIN BAĞIMSIZ KAFKASYA '

  • kafkas kartalı

    09.03.2005 - 10:47

    (Bir Kafkas Kartalı daha şehadete kavuştu. Allah rahmet eylesin.)

    ASLAN MASHADOV ÖLMEDİ, YAŞIYOR!
    09.03.2005 - 00:25:07
    MEHDİ NÜZHET ÇETİNBAŞ

    Çeçenistan bağımsızlık mücadelesinin adı gibi yiğit “Aslan” komutanı şehadet şerbetini içti.

    Bütün dünyanın gözü önünde, 21. asrın başında soykırıma uğratılan, bir milyonluk nüfustan şehit olan 250 bin Çeçen arasına Devlet Başkanı Aslan Mashadov da katıldı.

    Mashadov’un genç yaşta aklaşmış sakallarıyla her zaman gülen çehresini daima hatırlayacağız.

    Dörtyüz yıldır devam eden Kafkas-Rus savaşları çerçevesinde, Çarlık Rusyası dahil olmak

    üzere Ruslar Kafkasya'da oluk oluk kan akıttılar.

    1864 yılında Kuzey Kafkasya'yı işgal eden Ruslar, yaklaşık iki milyon Kuzey Kafkasyalıyı yurtlarından sürdüler.

    Bugün dünyanın dörtbir yanına savrulmuş vaziyette yaşayan Kuzey Kafkasya diasporasının sorumlusu Çarlık Rusyası ve onun mirasçısı komünist Rusya ve onun bugünkü devamı Rusya Federasyonu'dur.

    Devletlerin ismi değişse de, Kafkasya'da zulüm bitmemiştir. 1991 yılında yıkılan Sovyetler Birliği'nin ardından kurulan Rusya Federasyonu, önceki dönemlere rahmet okuturcasına soykırıma devam etmektedir.

    1992 yılında oluşturulan Rusya Federasyonu'na katılmak istemeyen Çeçenistan, bağımsızlık yönünde irade beyan etmiştir.

    Yugoslavya Federasyonu'nun dağılmasına nezaret eden, Çek ve Slovak halklarının ayrılmasında hakemlik yapan batı Çeçenistan'ın Rusya Federasyonu'na katılmama kararı karşısında Rusya'nın uyguladığı şiddete sessiz kalmıştır.

    Aslan Mashadov Çeçen bağımsızlık mücadelesinin önemli isimleri arasında yer almıştır. Dudayev'in başkanlığı döneminde Aslan Mashadov Çeçenistan Genelkurmay Başkanı olarak orduyu yöneten insandır. Aslan Mashadov, Dudayev'in şehadetinden sonra kazanılan zaferin mimarıdır.

    Aslan Mashadov 1996 yılının 31 Ağustosunda devlet başkanı Yeltsin'in Çeçenistan nezdindeki temsilcisi Aleksandr Lebed ile Hasavyurt anlaşmasına imza koyarak Çeçen zaferini belgeleyen insandır.

    Mashadov 1996 ateşkes anlaşmasının ardından Çeçenistan'ı ayağa kaldırmak için büyük uğraş verdi. Zaferden sonra kendisini ziyaret eden heyetlere 'asıl şimdi Çeçenistan'a destek verin' demekten kendini alamıyordu.

    Ruslar Mashadov yönetimini başarısız kılmak için ellerinden geleni yaptılar. Çeçenistan'da olmadık provokasyonlar tertip ettiler. Adam kaçırdılar, faili meçhul cinayetlerle Çeçenistan'ı karıştırdılar. Bağımsızlık yolunda yürüyen Çeçenistan'ın yürüyüşünü sabote etmek için akla hayale gelmedik tertiplerde bulundular.

    Bugün halen tartışmaya açık olan Dağıstan provokasyonu ile Şamil Basayev ve bir grup arkadaşını provoke eden Rusya başarılı olmuş, Dağıstan olaylarını bahane ederek barış sürecini kesintiye uğratmıştır.

    İkinci savaşa meydan vermemek için yoğun bir uğraş veren Aslan Mashadov ikinci Rus-Çeçen savaşının başlamasını önleyemedi.

    Mashadov'a, Rus kuvvetlerine karşı savunma yapmaktan başka bir seçenek kalmadı. Ve o da bunu yaptı.

    Aslan Mashadov 1997 yılında Zelimhan Yandarbiyev, Şamil Basayev gibi isimlerin de katıldığı, dünyaya örnek teşkil edecek demokratik bir seçimle devlet başkanı oldu. Halkı için çoluğunu çocuğunu unutarak kendisini ülkesine adadı. Yıllarca Çeçenistan'ı karış karış savundu.

    Mashadov son iki yıldır Çeçenistan'da barışın tesis edilmesi için temsilcisi Ahmedov'u görevlendirerek, kamuoyunda 'Ahmadov Planı' olarak bilinen çözüm önerilerini dünya kamuoyuna sunmuştu.

    Barış çağrıları tüm dünyada ve Rus aydınları arasında geniş yankı bulan Mashadov tek taraflı ateşkes ilan ederek iyi niyetli adımlarını pekiştirmişti.

    Ruslar, Dudayev ve Yandarbiyev'den sonra Aslan Mashadov'a da suikast düzenlediler.

    Halkın oylarıyla seçilerek ülkesinin başına geçmiş bir lideri önce savaşa mecbur eden, daha sonra yasadışı (!) ilan ederek terörist muamelesi yapan Rusya bütün dünya ile alay etmektedir.

    Çeçenistan'da diyaloga açık, şartsız olarak masaya oturmaya hazır, 'Putin'le 30 dakikalık başbaşa görüşmede Çeçenistan meselesi hallolur' diyen meşru bir lideri katletmekle Rusya, barış yolunu da dinamitlemiştir.

    Çeçenistan'da Aslan Mashadov'un ölümü büyük bir infial yaratacaktır. Rus yanlısı kukla hükümetin nüfuz bölgesinde yaşamak zorunda kalan Çeçenlerin de büyük bir üzüntü içinde olduğu kuşkusuzdur.

    Stadyumda bombayla havaya uçurulan Rusya'nın kuklası Ahmet Kadirov ve onun oğlu Ramzan Kadirov gibi ırz düşmanları ile elele veren Rus yönetimi Çeçen halkının izzet-i nefsi ile fazlaca oynamıştır.

    'Rusya Kahramanı' madalyası ile ödüllendirilen Ramzan Kadirov halkına ihanet eden bir haindir. Ruslara yaranmak için Aslan Mashadov'un 70 yaşındaki amcası, teyzesi ve halası gibi yakınlarını kaçırarak işkence yapan Ramzan Kadirov, Aslan Mashadov'u devreden çıkarmak için yoğun çaba sarfetmiştir. Rus yönetiminin Mashadov'la masaya oturmaması için çaba sarfedenlerin başında Alhanov ve Kadirov gibi hainler bulunmaktadır.

    Mashadov'un ölümüyle Çeçen savaşı daha kanlı bir safhaya girmiştir. Dudayev ve Yandarbiyev suikastlerinde Rusya aktiftir. Mashadov'un katledilmesinde ise, işbirlikçi hain Çeçenlerin parmağı vardır.

    Ramzan Kadirov, Alu Alhanov ve daha birçok işbirlikçi Çeçenin önümüzdeki günlerde Çeçen milli güçlerince ortadan kaldırılması hiç sürpriz olmayacaktır. Yine önümüzdeki günlerde Rusya'nın birçok yerinde Çeçen savaşçılar tarafından düzenlenecek intihar saldırıları da Rusya için şaşırtıcı olmamalıdır.

    Rusya bu olayları bilinçli olarak tezgahlamaktadır. Rusya Mashadov'u öldürerek Çeçenistan savaşında yeni bir safha açmıştır.

    Putin yönetimi Çeçen savaşını bahane ederek üniterleşme yolunda yeni adımlar atmaya çalışacaktır. Putin, henüz resmen ilan etmemiş olmakla birlikte, Çarlığı yeniden ihdas etme yolunda ilerlemektedir.

    Çeçenistan'da 250 bin insanın hayatına malolan özgürlük mücadelesi Putin'in sandığı gibi sona ermeyecektir. İmam Şamil'in dediği gibi 'Petrolar, Katherinalar ve nice çarların öldüğü gibi', gün gelecek Putinler de ölecek, ama Çeçen özgürlük savaşı devam edecektir.

    Aslan Mashadov her onurlu Çeçen gibi yaşadı ve öldü. Şehid oldu. Allah katında şehitlere öldü demek yanlıştır. Allah Kur'anda şehitlerin ölmediğini, yaşadığını söylüyor.

    Aslan Mashadov da, Dudayev ve Yandarbiyev gibi ruhuyla Çeçen mücadelesinin yanındadır. O yine mücadeleye devam edecek. Putin'in uykuları kaçacak, çünkü Aslan Mashadov ölmedi, yaşıyor.

    Çeçenistan'da yüzbinlerce Aslan Mashadov var.

  • kafkasya

    09.03.2005 - 10:46

    ASLAN MASHADOV ÖLMEDİ, YAŞIYOR!
    09.03.2005 - 00:25:07
    MEHDİ NÜZHET ÇETİNBAŞ

    Çeçenistan bağımsızlık mücadelesinin adı gibi yiğit “Aslan” komutanı şehadet şerbetini içti.

    Bütün dünyanın gözü önünde, 21. asrın başında soykırıma uğratılan, bir milyonluk nüfustan şehit olan 250 bin Çeçen arasına Devlet Başkanı Aslan Mashadov da katıldı.

    Mashadov’un genç yaşta aklaşmış sakallarıyla her zaman gülen çehresini daima hatırlayacağız.

    Dörtyüz yıldır devam eden Kafkas-Rus savaşları çerçevesinde, Çarlık Rusyası dahil olmak

    üzere Ruslar Kafkasya'da oluk oluk kan akıttılar.

    1864 yılında Kuzey Kafkasya'yı işgal eden Ruslar, yaklaşık iki milyon Kuzey Kafkasyalıyı yurtlarından sürdüler.

    Bugün dünyanın dörtbir yanına savrulmuş vaziyette yaşayan Kuzey Kafkasya diasporasının sorumlusu Çarlık Rusyası ve onun mirasçısı komünist Rusya ve onun bugünkü devamı Rusya Federasyonu'dur.

    Devletlerin ismi değişse de, Kafkasya'da zulüm bitmemiştir. 1991 yılında yıkılan Sovyetler Birliği'nin ardından kurulan Rusya Federasyonu, önceki dönemlere rahmet okuturcasına soykırıma devam etmektedir.

    1992 yılında oluşturulan Rusya Federasyonu'na katılmak istemeyen Çeçenistan, bağımsızlık yönünde irade beyan etmiştir.

    Yugoslavya Federasyonu'nun dağılmasına nezaret eden, Çek ve Slovak halklarının ayrılmasında hakemlik yapan batı Çeçenistan'ın Rusya Federasyonu'na katılmama kararı karşısında Rusya'nın uyguladığı şiddete sessiz kalmıştır.

    Aslan Mashadov Çeçen bağımsızlık mücadelesinin önemli isimleri arasında yer almıştır. Dudayev'in başkanlığı döneminde Aslan Mashadov Çeçenistan Genelkurmay Başkanı olarak orduyu yöneten insandır. Aslan Mashadov, Dudayev'in şehadetinden sonra kazanılan zaferin mimarıdır.

    Aslan Mashadov 1996 yılının 31 Ağustosunda devlet başkanı Yeltsin'in Çeçenistan nezdindeki temsilcisi Aleksandr Lebed ile Hasavyurt anlaşmasına imza koyarak Çeçen zaferini belgeleyen insandır.

    Mashadov 1996 ateşkes anlaşmasının ardından Çeçenistan'ı ayağa kaldırmak için büyük uğraş verdi. Zaferden sonra kendisini ziyaret eden heyetlere 'asıl şimdi Çeçenistan'a destek verin' demekten kendini alamıyordu.

    Ruslar Mashadov yönetimini başarısız kılmak için ellerinden geleni yaptılar. Çeçenistan'da olmadık provokasyonlar tertip ettiler. Adam kaçırdılar, faili meçhul cinayetlerle Çeçenistan'ı karıştırdılar. Bağımsızlık yolunda yürüyen Çeçenistan'ın yürüyüşünü sabote etmek için akla hayale gelmedik tertiplerde bulundular.

    Bugün halen tartışmaya açık olan Dağıstan provokasyonu ile Şamil Basayev ve bir grup arkadaşını provoke eden Rusya başarılı olmuş, Dağıstan olaylarını bahane ederek barış sürecini kesintiye uğratmıştır.

    İkinci savaşa meydan vermemek için yoğun bir uğraş veren Aslan Mashadov ikinci Rus-Çeçen savaşının başlamasını önleyemedi.

    Mashadov'a, Rus kuvvetlerine karşı savunma yapmaktan başka bir seçenek kalmadı. Ve o da bunu yaptı.

    Aslan Mashadov 1997 yılında Zelimhan Yandarbiyev, Şamil Basayev gibi isimlerin de katıldığı, dünyaya örnek teşkil edecek demokratik bir seçimle devlet başkanı oldu. Halkı için çoluğunu çocuğunu unutarak kendisini ülkesine adadı. Yıllarca Çeçenistan'ı karış karış savundu.

    Mashadov son iki yıldır Çeçenistan'da barışın tesis edilmesi için temsilcisi Ahmedov'u görevlendirerek, kamuoyunda 'Ahmadov Planı' olarak bilinen çözüm önerilerini dünya kamuoyuna sunmuştu.

    Barış çağrıları tüm dünyada ve Rus aydınları arasında geniş yankı bulan Mashadov tek taraflı ateşkes ilan ederek iyi niyetli adımlarını pekiştirmişti.

    Ruslar, Dudayev ve Yandarbiyev'den sonra Aslan Mashadov'a da suikast düzenlediler.

    Halkın oylarıyla seçilerek ülkesinin başına geçmiş bir lideri önce savaşa mecbur eden, daha sonra yasadışı (!) ilan ederek terörist muamelesi yapan Rusya bütün dünya ile alay etmektedir.

    Çeçenistan'da diyaloga açık, şartsız olarak masaya oturmaya hazır, 'Putin'le 30 dakikalık başbaşa görüşmede Çeçenistan meselesi hallolur' diyen meşru bir lideri katletmekle Rusya, barış yolunu da dinamitlemiştir.

    Çeçenistan'da Aslan Mashadov'un ölümü büyük bir infial yaratacaktır. Rus yanlısı kukla hükümetin nüfuz bölgesinde yaşamak zorunda kalan Çeçenlerin de büyük bir üzüntü içinde olduğu kuşkusuzdur.

    Stadyumda bombayla havaya uçurulan Rusya'nın kuklası Ahmet Kadirov ve onun oğlu Ramzan Kadirov gibi ırz düşmanları ile elele veren Rus yönetimi Çeçen halkının izzet-i nefsi ile fazlaca oynamıştır.

    'Rusya Kahramanı' madalyası ile ödüllendirilen Ramzan Kadirov halkına ihanet eden bir haindir. Ruslara yaranmak için Aslan Mashadov'un 70 yaşındaki amcası, teyzesi ve halası gibi yakınlarını kaçırarak işkence yapan Ramzan Kadirov, Aslan Mashadov'u devreden çıkarmak için yoğun çaba sarfetmiştir. Rus yönetiminin Mashadov'la masaya oturmaması için çaba sarfedenlerin başında Alhanov ve Kadirov gibi hainler bulunmaktadır.

    Mashadov'un ölümüyle Çeçen savaşı daha kanlı bir safhaya girmiştir. Dudayev ve Yandarbiyev suikastlerinde Rusya aktiftir. Mashadov'un katledilmesinde ise, işbirlikçi hain Çeçenlerin parmağı vardır.

    Ramzan Kadirov, Alu Alhanov ve daha birçok işbirlikçi Çeçenin önümüzdeki günlerde Çeçen milli güçlerince ortadan kaldırılması hiç sürpriz olmayacaktır. Yine önümüzdeki günlerde Rusya'nın birçok yerinde Çeçen savaşçılar tarafından düzenlenecek intihar saldırıları da Rusya için şaşırtıcı olmamalıdır.

    Rusya bu olayları bilinçli olarak tezgahlamaktadır. Rusya Mashadov'u öldürerek Çeçenistan savaşında yeni bir safha açmıştır.

    Putin yönetimi Çeçen savaşını bahane ederek üniterleşme yolunda yeni adımlar atmaya çalışacaktır. Putin, henüz resmen ilan etmemiş olmakla birlikte, Çarlığı yeniden ihdas etme yolunda ilerlemektedir.

    Çeçenistan'da 250 bin insanın hayatına malolan özgürlük mücadelesi Putin'in sandığı gibi sona ermeyecektir. İmam Şamil'in dediği gibi 'Petrolar, Katherinalar ve nice çarların öldüğü gibi', gün gelecek Putinler de ölecek, ama Çeçen özgürlük savaşı devam edecektir.

    Aslan Mashadov her onurlu Çeçen gibi yaşadı ve öldü. Şehid oldu. Allah katında şehitlere öldü demek yanlıştır. Allah Kur'anda şehitlerin ölmediğini, yaşadığını söylüyor.

    Aslan Mashadov da, Dudayev ve Yandarbiyev gibi ruhuyla Çeçen mücadelesinin yanındadır. O yine mücadeleye devam edecek. Putin'in uykuları kaçacak, çünkü Aslan Mashadov ölmedi, yaşıyor.

    Çeçenistan'da yüzbinlerce Aslan Mashadov var.

  • kafkasya

    09.03.2005 - 10:45

    Yaşasın Bağımsız Birleşik Kafkasya...

    Ha Marje...

  • çeçenler

    09.03.2005 - 10:44

    ASLAN MASHADOV ÖLMEDİ, YAŞIYOR!
    09.03.2005 - 00:25:07
    MEHDİ NÜZHET ÇETİNBAŞ

    Çeçenistan bağımsızlık mücadelesinin adı gibi yiğit “Aslan” komutanı şehadet şerbetini içti.

    Bütün dünyanın gözü önünde, 21. asrın başında soykırıma uğratılan, bir milyonluk nüfustan şehit olan 250 bin Çeçen arasına Devlet Başkanı Aslan Mashadov da katıldı.

    Mashadov’un genç yaşta aklaşmış sakallarıyla her zaman gülen çehresini daima hatırlayacağız.

    Dörtyüz yıldır devam eden Kafkas-Rus savaşları çerçevesinde, Çarlık Rusyası dahil olmak

    üzere Ruslar Kafkasya'da oluk oluk kan akıttılar.

    1864 yılında Kuzey Kafkasya'yı işgal eden Ruslar, yaklaşık iki milyon Kuzey Kafkasyalıyı yurtlarından sürdüler.

    Bugün dünyanın dörtbir yanına savrulmuş vaziyette yaşayan Kuzey Kafkasya diasporasının sorumlusu Çarlık Rusyası ve onun mirasçısı komünist Rusya ve onun bugünkü devamı Rusya Federasyonu'dur.

    Devletlerin ismi değişse de, Kafkasya'da zulüm bitmemiştir. 1991 yılında yıkılan Sovyetler Birliği'nin ardından kurulan Rusya Federasyonu, önceki dönemlere rahmet okuturcasına soykırıma devam etmektedir.

    1992 yılında oluşturulan Rusya Federasyonu'na katılmak istemeyen Çeçenistan, bağımsızlık yönünde irade beyan etmiştir.

    Yugoslavya Federasyonu'nun dağılmasına nezaret eden, Çek ve Slovak halklarının ayrılmasında hakemlik yapan batı Çeçenistan'ın Rusya Federasyonu'na katılmama kararı karşısında Rusya'nın uyguladığı şiddete sessiz kalmıştır.

    Aslan Mashadov Çeçen bağımsızlık mücadelesinin önemli isimleri arasında yer almıştır. Dudayev'in başkanlığı döneminde Aslan Mashadov Çeçenistan Genelkurmay Başkanı olarak orduyu yöneten insandır. Aslan Mashadov, Dudayev'in şehadetinden sonra kazanılan zaferin mimarıdır.

    Aslan Mashadov 1996 yılının 31 Ağustosunda devlet başkanı Yeltsin'in Çeçenistan nezdindeki temsilcisi Aleksandr Lebed ile Hasavyurt anlaşmasına imza koyarak Çeçen zaferini belgeleyen insandır.

    Mashadov 1996 ateşkes anlaşmasının ardından Çeçenistan'ı ayağa kaldırmak için büyük uğraş verdi. Zaferden sonra kendisini ziyaret eden heyetlere 'asıl şimdi Çeçenistan'a destek verin' demekten kendini alamıyordu.

    Ruslar Mashadov yönetimini başarısız kılmak için ellerinden geleni yaptılar. Çeçenistan'da olmadık provokasyonlar tertip ettiler. Adam kaçırdılar, faili meçhul cinayetlerle Çeçenistan'ı karıştırdılar. Bağımsızlık yolunda yürüyen Çeçenistan'ın yürüyüşünü sabote etmek için akla hayale gelmedik tertiplerde bulundular.

    Bugün halen tartışmaya açık olan Dağıstan provokasyonu ile Şamil Basayev ve bir grup arkadaşını provoke eden Rusya başarılı olmuş, Dağıstan olaylarını bahane ederek barış sürecini kesintiye uğratmıştır.

    İkinci savaşa meydan vermemek için yoğun bir uğraş veren Aslan Mashadov ikinci Rus-Çeçen savaşının başlamasını önleyemedi.

    Mashadov'a, Rus kuvvetlerine karşı savunma yapmaktan başka bir seçenek kalmadı. Ve o da bunu yaptı.

    Aslan Mashadov 1997 yılında Zelimhan Yandarbiyev, Şamil Basayev gibi isimlerin de katıldığı, dünyaya örnek teşkil edecek demokratik bir seçimle devlet başkanı oldu. Halkı için çoluğunu çocuğunu unutarak kendisini ülkesine adadı. Yıllarca Çeçenistan'ı karış karış savundu.

    Mashadov son iki yıldır Çeçenistan'da barışın tesis edilmesi için temsilcisi Ahmedov'u görevlendirerek, kamuoyunda 'Ahmadov Planı' olarak bilinen çözüm önerilerini dünya kamuoyuna sunmuştu.

    Barış çağrıları tüm dünyada ve Rus aydınları arasında geniş yankı bulan Mashadov tek taraflı ateşkes ilan ederek iyi niyetli adımlarını pekiştirmişti.

    Ruslar, Dudayev ve Yandarbiyev'den sonra Aslan Mashadov'a da suikast düzenlediler.

    Halkın oylarıyla seçilerek ülkesinin başına geçmiş bir lideri önce savaşa mecbur eden, daha sonra yasadışı (!) ilan ederek terörist muamelesi yapan Rusya bütün dünya ile alay etmektedir.

    Çeçenistan'da diyaloga açık, şartsız olarak masaya oturmaya hazır, 'Putin'le 30 dakikalık başbaşa görüşmede Çeçenistan meselesi hallolur' diyen meşru bir lideri katletmekle Rusya, barış yolunu da dinamitlemiştir.

    Çeçenistan'da Aslan Mashadov'un ölümü büyük bir infial yaratacaktır. Rus yanlısı kukla hükümetin nüfuz bölgesinde yaşamak zorunda kalan Çeçenlerin de büyük bir üzüntü içinde olduğu kuşkusuzdur.

    Stadyumda bombayla havaya uçurulan Rusya'nın kuklası Ahmet Kadirov ve onun oğlu Ramzan Kadirov gibi ırz düşmanları ile elele veren Rus yönetimi Çeçen halkının izzet-i nefsi ile fazlaca oynamıştır.

    'Rusya Kahramanı' madalyası ile ödüllendirilen Ramzan Kadirov halkına ihanet eden bir haindir. Ruslara yaranmak için Aslan Mashadov'un 70 yaşındaki amcası, teyzesi ve halası gibi yakınlarını kaçırarak işkence yapan Ramzan Kadirov, Aslan Mashadov'u devreden çıkarmak için yoğun çaba sarfetmiştir. Rus yönetiminin Mashadov'la masaya oturmaması için çaba sarfedenlerin başında Alhanov ve Kadirov gibi hainler bulunmaktadır.

    Mashadov'un ölümüyle Çeçen savaşı daha kanlı bir safhaya girmiştir. Dudayev ve Yandarbiyev suikastlerinde Rusya aktiftir. Mashadov'un katledilmesinde ise, işbirlikçi hain Çeçenlerin parmağı vardır.

    Ramzan Kadirov, Alu Alhanov ve daha birçok işbirlikçi Çeçenin önümüzdeki günlerde Çeçen milli güçlerince ortadan kaldırılması hiç sürpriz olmayacaktır. Yine önümüzdeki günlerde Rusya'nın birçok yerinde Çeçen savaşçılar tarafından düzenlenecek intihar saldırıları da Rusya için şaşırtıcı olmamalıdır.

    Rusya bu olayları bilinçli olarak tezgahlamaktadır. Rusya Mashadov'u öldürerek Çeçenistan savaşında yeni bir safha açmıştır.

    Putin yönetimi Çeçen savaşını bahane ederek üniterleşme yolunda yeni adımlar atmaya çalışacaktır. Putin, henüz resmen ilan etmemiş olmakla birlikte, Çarlığı yeniden ihdas etme yolunda ilerlemektedir.

    Çeçenistan'da 250 bin insanın hayatına malolan özgürlük mücadelesi Putin'in sandığı gibi sona ermeyecektir. İmam Şamil'in dediği gibi 'Petrolar, Katherinalar ve nice çarların öldüğü gibi', gün gelecek Putinler de ölecek, ama Çeçen özgürlük savaşı devam edecektir.

    Aslan Mashadov her onurlu Çeçen gibi yaşadı ve öldü. Şehid oldu. Allah katında şehitlere öldü demek yanlıştır. Allah Kur'anda şehitlerin ölmediğini, yaşadığını söylüyor.

    Aslan Mashadov da, Dudayev ve Yandarbiyev gibi ruhuyla Çeçen mücadelesinin yanındadır. O yine mücadeleye devam edecek. Putin'in uykuları kaçacak, çünkü Aslan Mashadov ölmedi, yaşıyor.

    Çeçenistan'da yüzbinlerce Aslan Mashadov var.

  • Haydar Baş

    08.03.2005 - 10:57

    Hased, İftira...

    Hased en önce hâsidi yer bitirir

    Allah affetsin.

  • ahmet hakan coşkun

    04.03.2005 - 17:41

    İyidir inşallah...

  • affedilmeyen

    04.03.2005 - 17:37

    Küfr, Şirk, Kul hakkı...

  • ankara

    04.03.2005 - 11:36

    Ankara Ankara güzel Ankara
    Seni görmek ister her bahtı kara...

    Her gören ağladı, kalbini bağladı dalgalı saçlarına,
    Boş yere ağlama, kalbini bağlama Ankara kızlarına.

  • fethullah gülen

    04.03.2005 - 10:49

    http://www.tr.fgulen.com/a.page/multimedya/bamteli/a13059.html

    http://www.tr.fgulen.com/a.page/basindan/haberler/2005/mart.2005/a13063.html

    http://www.tr.fgulen.com/a.page/hayati/fethullah.gulenin.islam.anlayisi/c4810.html

    http://www.tr.fgulen.com/a.page/hayati/bir.insan.olarak.fethullah.gulen/c4813.html

    http://www.tr.fgulen.com/a.page/hayati/hayat.kronolojisi/c649.html

    http://www.tr.fgulen.com/a.page/hayati/hayatindan.kesitler/c27.html

    http://www.tr.fgulen.com/a.page/hayati/onu.taniyanlardan/c24.html

    Üstteki adreslerden bahis mevzuu kişi hakkında bilgilere ulaşılabilir...

  • Yüreğinin Götürdüğü Yere Git

    25.02.2005 - 08:08

    Pasaport, vize işlemleri zor...

  • yüz büyük türk yalanı

    23.02.2005 - 11:54

    Laiklik elden gidiyor...

    Din elden gidiyor...

    İrtica hortladı...

    Biz onlardan farklıyız...

    Daha güzelini görmedim...

    İlk aşkımsın...

    Ben de isterdim ama...

    Düşünüyorum...

    Ne mutlu türküm diyene...

    :)))

  • ölüm

    22.02.2005 - 12:00

    Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber.

    Hiç güzel olmasaydı ölürmüydü Peygamber.

    N.F.K.

  • iman

    22.02.2005 - 08:51

    İman Hem Nurdur Hem Kuvvettir

    Kur'ân; insanın yaratılış gayesini marifet ufku, muhabbet rûhu, aşk u şevk buudu ve rûhânî hazlar televvünleriyle “imân-ı billah” olarak tespit eder. İnsan, yerinde kendi özünden varlığın derinliklerine yollar vurmak ve yerinde varlıktan değişik kesitler alıp özünde değerlendirerek imân ve düşünce dünyasını inşa etmekle sorumlu tutulmuştur. Bu, aynı zamanda onun rûhunda meknî bulunan insanlık gerçeğinin de ortaya çıkması demektir. Evet insan, ancak imânın aydınlığında, özünü, özündeki derinlikleri, varlığın hedef ve gayelerini sezip, kâinât ve hâdiselerin içyüzüne, eşyanın perde arkasına muttali olabilir.. muttali olup varlığı kendi buudlarıyla kavrayabilir. İnançsızlık tıkalı ve boğucu bir sistemdir. İnançsızın nazarında varlık bir kaosla başlamış, rastlantıların ürperten belirsizlikleri içinde gelişmiş ve süratle de dehşet veren bir sona doğru kaymaktadır. Bu sallana sallana, yuvarlana yuvarlana gidiş içinde, ne rûha inşirah veren Rahmanî bir nefha, ne de bizi insanî emellerimizle kucaklayacak emniyet esintili küçük bir yer, hatta ayağımızı basacak kadar bir zemin vardır.

    Menşeini, hareket çizgisini, nereye ve neye yönlendirildiğini, vazife ve sorumluluklarını sezebilen imân insanı ise, her şeyi apaydın görür.. ayağını basacağı yere endişesiz basar.. tevcih edildiği hedefe korkusuzca ve güvenle yürür.. yürürken de varlığı ve varlığın perde arkasını elli bin defa kurcalar, elli bin defa eşya ve hâdiseleri imbikten geçirir; her kapıyı zorlar, her nesneyle münasebet yollarını araştırır.. bildiklerinin, bulduklarının yetmediği yerlerde, o güne kadar kendisini veya başkalarının gerçekleştirdiği tespitlerin çehresinde görüp-duyduğu hakikatlerle yetinir ve yoluna devam eder.

    Bu ölçüler içinde bir imân seyyahı, çok önemli bir güç kaynağı keşfetmiş sayılır. Evet, “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh” ile remzedilen, ötelere âit bu cephane ve hazine öylesine önemli bir kuvvet kaynağıdır ki, bu kuvvet kaynağı ve bu ışığı elde eden insanın artık başka güç kaynağına ihtiyaç hissetmesi söz konusu değildir. O, hep onu görür, onu bilir, onun maiyyetine koşar, hayatını ona yönelik yaşar; marifet ve itimadının derinliği ölçüsünde bütün dünyevî güçlere meydan okuyabilir ve her şeyin üstesinden gelebileceği ümidiyle en olumsuz durumlarda bile şevkle yaşar; kat’iyen bedbinlik ve karamsarlığa da düşmez.

    http://tr.fgulen.com/a.page/eserleri/fasildan.fasila/fasildan.fasila.2/risale.i.nur.etrafinda/a5551.html

  • fatih sultan mehmet

    21.02.2005 - 12:24

    Fatih Sultan Mehmed Han

    Aleyhi Rahmeti ve-l Ğufran

    Allah Resulü'nün (SAV) övgüsüne mazhar olmuş mübarek kumandan...

  • kuran-ı kerim

    19.02.2005 - 15:04

    Kur'an'ın Doğruluğu:

    Kur‘ân, dünden-bugüne kendisine gönül verenleri aldatıp-şaşırtmadığı gibi, bundan sonra da aydınlık iklîmine teveccüh edenleri aldatmayacak hayal kırıklığına uğratmayacaktır. Zirâ, inanıyoruz ki, zihinler müspet fenlerle aydınlandığı, gönüller Hakk mârifetiyle şahlandığı ve varlık, ilim ve hikmet adesesi altında tedkîk ve araştırmaya tâbî tutulduğu sürece, ilimler adına verilen her hüküm Kurân’ın ruhuna uygunluk içinde cereyan edecektir.

    Evet O, her zaman insanları ilme, ilmî araştırmaya, düşünce ve düşüncede sisteme, kâinat kitabını okumaya ve varlığın esrarını kavramaya davet edip yol gösteren bir kitap olmuş ve hakikî çıraklarını hep düşünen ve araştıran insanlar arasından seçmiştir.

    Kur'an'ın Sarsılmazlığı:

    Nâzil olduğu günden bu yana tam 14 asır geçmiş olmasına rağmen, Kur’ân’da öyle bâkir ve emsâlsiz meseleler vardır ki, bunların hakikatine henüz ilimlerin elleri ulaşamadığı gibi, ilmî seviye de fersah fersah onların gerisinde bulunmaktadır. Pozitif ilimler, Kur’ân’ın gösterdiği ufuklara ulaşıncaya kadar kim bilir daha kaç defa sarsılacak, kaç defa değişecektir. Beşer tarihinde kendini kabul ettirmiş nice nazariyeler vardır ki, zamanla hepsi de unutulmuş ve onların yerlerini yenileri almıştır. Birgün gelecek, mutlaka ilim yuvalarından kapı dışarı edilecek ve bu şekilde ilimler sarsıla sarsıla Allah (cc) ’ın sarsılmaz ve değişmez Kelâmı’nın ihtiva ettiği hakikatlere ulaşacaktır. Bu sebeple, sürekli sarsılan ve değişen müsbet ilimlerin arkasından, sarsıntı ve değişme nedir bilmeyen o muallâ beyanı koşturmamalı ve onu ilimlere uydurmaya çalışmamalıyız.

    http://www.tr.fgulen.com

  • kuran-ı kerim

    19.02.2005 - 15:01

    Kur’an’ın Desteğe İhtiyacı Yoktur

    Evet, Kur’ân-ı Kerîm ve hadîs-i şeriflerin nurlu ve her zaman taze beyanlarının destek ve koltuk değneklerine ihtiyacı yoktur. Dışta hiç bir tezâhürü görülmese de, insan vicdanında apaydın sezilecek kadar parlaktır onlar. Bu kâbil pozitif netice ve istidlâller, olsa olsa bizim zavallı aklımıza konan toz ve toprağı alıp götürmeye mâtuf süpürgeler olabilir ancak. Bu cılız meseleler, o yüce hakikatları omuzlarında taşıyabilecek güçte değillerdir.

    Herkes Herşeyi Kur’an’da Olduğu Gibi Göremez

    Kur’ân’da her şey vardır ama herkes her şeyi O’nda olduğu gibi göremez. Gazalî’nin İhyâ’sında işaret ettiği gibi, Kur’ân-ı Kerîm’in sarîh ve zâhirî manâlarını havas gibi avâm da anlayabilir; bâtınî ve gizli manâlar ise müdakkik ve mütefekkir ilim erbabına mahsustur. Kur’ân’ın “İlim’de kök salıp, derinleşenler” (Âl-i İmran, 3/7) diye tavsif ettiği gavvaslar, O ummâna dalıp inci, mercan çıkarırlar. Ama, herkes O ummana dalamaz; herkes O’ndaki cevheri görüp takdir edemez. Antika bir eşyaya demirciler çarşısında ancak ağırlığı kadar kıymet verirler; fakat antikacının yanında paha biçilmez bir değeri vardır onun. Demek ki, Kur’ân’da çok şey, ancak çalışma, tefekkür ve ilhamla erbabının anlayabileceği nişanlar, işaretler, alâmetler ve ipuçları halinde bulunmaktadır.

    http://www.tr.fgulen.com

  • kuran-ı kerim

    19.02.2005 - 14:58

    Kur’ân’da Hiçbir Şey Eksik Bırakılmamış

    Kâinatı ve insanı anlatan bir kitap olarak her şeyi beyan eden Kur’ân’da hiç bir şey eksik bırakılmamış (En’âm, 6/59) , yaş, kuru her şey, münderecatına dâhil edilmiştir. İbn-i Mes’ûd, “Kur’ân’da her şeye ait ilim indirilmiş ve her şey beyan edilmişse de, bizim ilmimiz O’ndaki her şeyi anlamaya yetmez” derken, İbn-i Abbas, “Devemin ipi kaybolsa, onu herhalde Allah’ın Kitabı’nda bulurum” demekte, Süyûtî ise, Kur’ân’da bütün ilimlerin yer aldığını ifade etmektedir (el-İtkan) .

    Son Nebî’yle kemale erdirilmiş mükemmel Din İslâm’ın Kitab’ı ve dolayısıyla cihanşümûl olması hasebiyle Kur’ân, bütün zaman ve mekânlara aittir. O, müfessirinden fakîhine, sosyologundan psikoloğuna, mutasavvıfından filozofuna, fizikçisinden kimyacısına, herkese, her asırda ve her tabaka ve seviyede ders verir; Kur’ân’ı, O’nda kendini arayarak okuyan insan, “Kur’ân bana hitap ediyor, bana beni anlatıyor” der. Bir de O’nu gırtlağından aşağı indirerek okuyabilirse, işte o zaman başına gelmiş gelecek her şeyi, hayatındaki zikzaklarını, karanlık aydınlık bütün hallerini ve hastalıklarını O’nda keşfeder ve dertlerine deva, hastalıklarına şifa olacak ilaçları da yine onun eczanesinden alabilir. Kur’ân’da nefis terbiyesi, ruh ve kalb temizliği, vicdan muhasebesi, aile idâresi, çocuk terbiyesi, içtimaî münasebetler, âdâb-ı muaşeret kaideleri, ahlâkî meseleler, hukuk, iktisat, muamelât, kâinatta cârî kanunlar, ilim ve fenlerin esasları, medeniyet harikalarının fihristi ve daha neler neler vardır.

    http://www.tr.fgulen.com

  • kuran-ı kerim

    19.02.2005 - 14:57

    Kur’an ve İlmin Olaylara Bakışı

    İlim, tecrübe ve deneyler neticesi kesinlik kazanan meseleleri kendine izafe ile ‘ilmi’ kabul ederken, kesinlik kazanmayanlara sadece birer teori ve tahmin nazarıyla bakar.

    İlim, geleceğe ait fikir yürütmez. Sadece neticeyi söyler. Realite plânında durum bu olmakla beraber, Allah Resûlü (sav) , fevkalâdeden ve bir mucize eseri olarak bazı ilmî tesbitleri asırlarca evvelinden haber vermiş ve verdiği haberler aynen gerçekleşmiştir. Veya, o gün söylediği bazı hususları bugün ilim ancak keşfedip anlayabilmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’de de bu mevzuyla alâkalı birçok âyet vardır. İster peygamberlere ait mucizeleri misâl getirmekle, isterse teşbih, temsil ve işaret yollarından birini kullanmakla olsun, Kur’ân, gelecekte varılacak merhaleyi çok önceden söylemiş ve bununla mucizevî yönlerine bir başkasını daha ekleyerek, Kelâmullah olduğunu bir diğer vecihten daha isbat etmiştir. Zira, muhit bir ilme sahib olmayan birinin çok çeşitli ilmî meselelerin asırlar sonra kazanacağı merhalelere asırlar öncesinden işarette bulunması, hattâ sarihe yakın bir üslupla onlardan bahsetmesi mümkün değildir. Halbuki Kur’ân, bunu yapmaktadır; öyleyse O, Kelâm-ı İlâhî’dir.

    http://www.tr.fgulen.com

  • namaz

    19.02.2005 - 14:54

    Namazda Yaşanan Manevi Duygular

    İbadet, gönüllerde gizlenen, gizlenip kenzen bilinen o ezelî güzellik ve bütün vâridâtların kaynağını, buudlara sığmayan derinlikleriyle bir kere daha fâş eder. Bu itibarladır ki, namazın içinde açıktan açığa bilinen ve net olarak görünen hususlardan daha çok, azamet ve heybet buğulu, kemmiyet ve keyfiyetleri aşan bir his tûfânı ve bir duygu anaforu yaşanır. Namazda, hep söylenemez şeyler beyan ufkumuzu sarar.. ifadesi imkânsız hisler ruhumuza garip bir mûsıkî fısıldar.. gündelik lisana sığmayan engin duyuşlar, düşünüşler benliğimizi işgal eder.. ve maddî aklın, mücerret mantığın sınırlarını aşan gaybûbet renkli bir fetânet, peygamber çizgisindeki meâdî bir düşüncenin kapılarını aralar. Bu açıdan da diyebiliriz ki, kulun namazdan daha büyük bir ibadeti ve namaz içinde köpüren tasavvur ve tahayyüllerden daha sıhhatli ve engin bir hali yoktur.

    İnsan ruhunun, duyuş ve sezişleriyle şuhud ve vücudu aşıp gayb noktasına ulaştığı namaz ufku, onu duyan ruhların bütün hasretlerini, hicranlarını ve dâussılalarını söyler. Aynı zamanda kalbin itminânını, insanî duyguların revh u reyhânını, varlığın ezelî serencâmesini, yıldızların yeryüzünü temâşâsını, göklerin sırlarını, ukbânın ışıklarını, cennetin yamaçlarını, yamaçlarda salınan ağaçlarını, ağaçların altında her zaman çağlayan ırmaklarını söyler.. rükünleriyle söyler, içindeki Kurân’la söyler, duâlarla söyler; söyler ve söylediklerini yepyeni bir edâ ve üslupla ruhlarımıza kevserler içiriyor gibi tekrarlar...

    http://www.tr.fgulen.com

  • namaz

    19.02.2005 - 14:51

    Namazın Genel Tarifi

    Namaz müminin miracı, miraç yolunda ışığı-burağı.. yollardaki inanmış gönüllerin sefinesi-peyki-uçağı.. kurbet ve vuslat yolcusunun ötelere en yakın karargâhı, en son otağı, gaye ile hemhudut en büyük vesilelerden biridir.

    Kıyamet gününde, ak alınlı, aydın bakışlı; secde ve abdest uzuvlarındaki emarelerle öndekilerden de önde; elleri, yüzleri tertemiz, vicdanları göktekilerin iç âlemleri kadar nezih olmanın yolu da yine namaz ve namaz öncesi amellerden geçer. Aynı zamanda, Allah’a yakınlığın ayrı bir ünvanı da sayılan ve çok farklı derinlikleri bulunan bu namaz ibadetine; kulluk düşüncesine kilitlenip ömrünü Hakk karşısında geçirme mânâsına “ribat” da diyebiliriz.

    Namaza Hazırlık

    Mescide doğru yürüyüş, yol mülâhazası, abdestle gerçekleştirilen ilk gerilim ve akordasyon hep birer kıvama erme cehdi sayılabilirler. Ezan, âdeta harem dairesine alınma daveti, ruhumuzun derinliklerinde bizi konsantrasyona hazırlayan ledünnî bir ses ve duygularımız üzerine inip-kalkan bir mızrap gibidir. Her gün tekerrür ettiğinden kulaklarımız ona alışmış olsa da, düz mantığımız ona karşı bir kanıksama hissetse de, ezan, her zaman ötelerle aramızdaki tepelerin arkasından tıpkı bir ay gibi birdenbire zuhur eder.. yıldırımlar gibi gürler ve bir anda arzî olan nazarlarımızı semâya çevirir.. ve derken her yanda şadırvanlar gibi ince ince çağlayan, şelâleler gibi ihtişamla coşan yepyeni ilâhî bir fasıl başlar.. ve başlar-başlamaz da ruhlarımıza dünyanın en enfes, en çarpıcı ve en diriltici mûsıkîsini boşaltır. Onunla da kalmaz, bizi çağrışımların atlas iklimine çeker ve gönüllerimize aydınlık çağların büyülerini fısıldar. Zaman üstülüğe açık hayallerimizi, tarihin değişik dönemeçlerinde kaybettiğimiz şeyleri bulup, getirip iâde etmekle coşturur.. ve her defasında bize taptaze bir demet ses, bir demet şiir, bir demet âhenk bahşeder. Biz, ezanı her zaman, bir mûsıkî banyosu alıyormuşçasına bütün benliğimizle duyar ve her duyuşumuzda, bilemediğimiz bir büyü ile bir başka tat, bir başka letâfet, bir başka hazza uyanırız. Bu duyuş ve bu seziş çok defa bizde, bir sihirli helezonla göklere doğru yükseliyor veya bir balonla çok yukarıda dolaşıyormuş gibi bir his uyarır. Hele bir de ezan, usûlüne uygun ve vicdanın sesi, soluğu olarak icrâ ediliyorsa.. göklerin nûra gark olduğu, ruh-i revân-ı Muhammedî’nin şehbal açtığı ve lisan-ı Ahmedî’nin arz u semâyı çınlattığı ezan dakikaları ne nurlu ve hislidir! İnsan o dakikalarda rûhunun derinliklerine inip vicdanını dinleyebilse, ne keşfedilmedik mânâların içine aktığını ve kendi derinliklerinde ne çağrışımların kaynaştığını duyacaktır!

    http://www.tr.fgulen.com

  • kuran-ı kerim

    19.02.2005 - 10:54

    Eğer kulumuza parça parça indirdiğimiz Kur'an'dan şüphe ediyorsanız, haydi onun gibisinden bir sure meydana getirin ve Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın, eğer iddianızda doğru iseniz. (bakara,23.ayet)

Toplam 233 mesaj bulundu