Acılara kelepçe vurulmuyor ki, ağlarken koca şehirler.
Kalp odama sıkışıp kalmış umuda giden yollar.
Mahşer yerinden bir kesit sundu harabeler.
Tarifi bulunmaz bir acı bu; titreyip duruyor dilimin ucunda kelimeler.
Kaidesi sarhoş şimdi, tarumar olmuş temeller, değerler.
Toprak istiyor diyetini,
Sonbahar yaprağa koymuş şirretini.
Ağaç utanıyor yaprağından,
Öz evladı düşerken dalından.
Şarkılarda arayacağım seni,
Gönlüme koyup;şiirler düşüreceğim güzelliğine.
Sonra cemreler düşecek gözlerinden gözlerime
Çicekler açtıracağım gönül dağında.
Bereketli meyveler toplayacağım sevgi bağından.
Ay köpüğüne dizilmiş yalnızlık
Göğün aynasından inen karanlık
Yeryüzünde ulaşılmazlığa sancı
Gecede siyahi bir örtü, ürküleri çağıran
Yıldızların öykünmesindeki hükümsüzlük
Sordum, yumuk elli bebekleri, anne kucağına.
Sordum, ahu gözleri sevinin ıslaklığında yağmurlara.
Hep vuslata mı akar göz yaşları,
ayrılığı mı kucaklar kollar.
En son düğme açarken sineyi,
Az biliniyordu yazgılarım.
Tüm kitabeler okunacak
bir yere konurdu aslında.
Kendi ürkülerimden dev kanatlı atmacalar yaratmıştım.
Pençelerinde serçeler ağıt yakıyordu.
Bir garip hikayeydi işte!
Sonsuzluğa kalkan geminin güvertesinde, hiçliğe el sallıyordum.
Sen, şimdiki zamanın güzelliğinde saçlarını topluyordun bembeyaz ellerinle.
Yoksul yüreğim denizin metcezirlerine özenip, kendi kabartılarında dingin sahillerine dalga dalga vuruyordu.
Ey aşk .
Biliyormusun
Gecenin bir yarısında
Kollarım iki yana düştüğünde
Hayalin beni bulduğunda
Adını dudaklarımın arasında mırıldandığımda
Hatirlarmısın bilmiyorum!
Caddeler boyu sevmiştim seni!
Bu şehir sensizliğe ağlıyor şimdi.
Sonsuz aleme uğurlarken beni.
Tebessümün ümit versin gönlüme.
Yüzün ay, saçlarında güneşin izi.
Sevgi diye yazsam adını ömrüme.
Hiç bitmeyecek gönülde bu sızı.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!