Çocukça düşleri biraktım, diken batan ayakkabılarımın ökçelerinde.
Mihengi kaçmış hayat öykülerinin sarı yaprakları arasında unutulmaya yüz tutmuş öykünmeler.
Tüm renklerden arınmış ruhum.
Sadece siyah beyaz her şey.
Hayat belirtisi sıfırlanmış esrarengiz bir yer.
Derinlik...
Sesini kesmiş her şey yaz sıcağında.
Kuşlar dallara asmış hayallerini,
Bir çocuk ağlıyor sıcaktan ana kucağında.
Koyu bir gölge, ceviz ağacı altında.
Yine bir çağrışım var içimde,
Bir sokak ötede gecmişi ararken foseptik çukuruna düşüp, mazide boğuluyorum.
Arınmak istiyorum kendimden.
Geçmişi gömdüğüm çukurdan gerçeğin eli değiyor ruhuma.
Yüzüme attığı tokat yüzümü kızartıyor.
Üstüm başım paramparça, her yerim kan revan ve ben konuşamıyorum.
Ilk kez kemerli pantolon giyen erkek çocuğunun gözlerindeki anektotta gizliydi mutluluğun sırrı.
O gözlerde evrilen devrim niteliğindeki parlamada gizliydi dünyanın oluşumu.
O gözlerde ki, gün doğumu vardı.
Günün geceyle buluşma anıydı,
erkeksi bakışların çatık kaşlar arasına gizlenen mutluluğun,
Kahpelikler kara çalı olmuş, ben, uçlarındaki çiçeklerin güzelliğine methiyeler düzüyordum.
Kan tere batmış ellerimi yağmurlarda yıkıyordum.
Sonra, sıcak rüzgârlar esti, güller kurudu dalında.
Zaman aldı beni benden, yaraların izi kaldı.
Moraran dudağımda.
Karar vermişti serhat şehri edirne'yi zapt etmeye,
Sırp, yunan, romen, karadağ bulgar.
Şükrü paşa baş komutan,
Buçuk tepe tabyası karargâhı.
Dört bir yandan sarılmıştı edirne,
Ekim akşamlarıda ne kadar değişken duygularla dolu arkadaş.
Her şey suspus, dallarda ki yapraklar ha düştü ha düşecek.
Kuşlar üşüyor olmalı, ne kadar da mahzun halleri.
Aslında her şeyin tarifi doğada gizli, duygular bile doğaya endekslemis kendini.
Kimsenin kimseyi dinleyecek hali yok, herkes paçayı kurtarma modunda.
Kış uykusu gözlerime tabi.
Yuvaya çekilmiş düzenbaz iltifatlar yüreğimde.
Tabi olduğum beden bana yabancı.
Sonucu belli olmayan bir sınav,
Gecenin arka yüzünde,
Simsiyah bir gecenin içinde yorgun silahşör rolüne bürünmüş ruhum.
İsyan çığlıkları, bir yılan sinsiliğinde birikiyor içimde.
Temmuz sıcağının iç çekişlerinde bedenim.
Yaz akşamlarının parlak gök yüzü mutlu bir gülümsemeyi sunarken yılgın yol ayrımlarının köşe başı hikayeleri canlanıyor gözlerimde.
Siyah perdeler ardından görebildiğim ne çok şey var gecenin ruhuna gizlenen.
Öpüp ellerinde kimsesizliği,
ayrılığı sınayacağım sensizlikte.
Bakışlarını sevmediğim gözlerin nazar kurşunlarında vurulacağım aşktan mütevellit.
Elitler makamında paye alırken sen, aşktan aldığım tüm apoletlerimi söküyorum aşk makamında.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!