MEZARLIK VE ASIRLIK ÇINAR
Kardeşimin küçük yaşta ölümü beni derinden etkilemişti. Onu unutamıyordum. Gülüşü, zeytin gözleri, yumak yumak elleriyle suratımı avuçlayıp kahkahalar atması gözlerimin önünden gitmiyordu. Annemle ilk kez mezarını ziyaret edişimi, kardeşimin çok sevdiği, iki bisküvi arasına sıkıştırdığım lokumu mezarının başucuna koyuşumu hiç unutamıyordum. O daha küçücüktü neden ölmüştü ki? …
Kardeşimin minnacık bedeni; incecik, narin, rengârenk bir çiçek olmuş, açmıştı mezarının toprağında. Ölümün yaşı yoktu, herkes ölecek yaştaydı. Çocuğu, yaşlısı, zengini, fakiri, ağası, marabası… "Neylersin ölüm herkesin başındaydı” işte…
Hayat kaç yıl yaşadığımızla ilgili değil, yaşam sürecine neler sığdırabildiğimiz ile ilgiliydi. Kiminin yaşı büyüktü ama az yaşamıştı, kimin yaşı küçücüktü ama yıllara koca bir ömür sığdırmıştı.
Ne garip bir çelişkiydi hayat, doğunca sen ağlıyorsun ölünce başkaları… Doğunca çırılçıplaksın ve beraberinde hiçbir şey getirmiyorsun, ölürken de beraberinde hiçbir şey götürmüyorsun…
Hayat neydi? Tutunduğumuz paslı bir tel miydi? Hayattan beklentilerimiz nelerdi? Şairin dediği gibi hayat kimseye yar olmayan ve ağlatan uzun veya kısa bir yol muydu?
Gözlerime bir mil gibi çekip,
Gecenin karanlığını.
Körkütük dolaşıyorsam,
Sevda sokağını.
Aç bir kurt dolaşıyor
Beynimde,
Küreksiz kırık bir sandaldım okyanus yüreğinde
Gittiğin günden beri mülteciyim başka yüreklerde...
Şükrullah YAVUZER
Sevgini verirsin
Göz yaşını isterler
Gülüm dersin
Ölüm anlarlar
Elini verirsin
Kolunu alamazsın
Biliyor musun?
İçimi dökmek istedim sana.
İçimi dökmek, yana yakıla.
Başı koparılmış bir serçe gibi,
Zavallı çırpına çırpına.
Kanatlarım kırık,
Oysaki ruh tertemizdi,
Hastalıksız ve ölümsüzdü.
Hasta olan nefsimizdi...
Rüzgarda uçuşan yaprakların
Hüznünde sen vardın
Bitmek tükenmek bilmeyen
Gecelerin Sabahında sen
Şafakla beraber pencereden süzülen
Gülüşün hangi şiire benzer
Göz yaşın hangi ağıda
Dilin hangi türküye hayat verir
Bakışın hangi şarkılardan kalma
Bir sabah uyanacak
Her zamanki gibi
Perdeni aralayacaksın
Güneş süzülecek
Aşina bir misafir gibi
Pencereden içeri
Ve olurda bir gün
Yine karşılaşırsak bahçesinde
Taş duvarlı okulun
Saçların örüklü
örüklerinde mavi boncuklar olsun
Tak benim için
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!