Şükrullah Yavuzer Şiirleri - Şair Şükrul ...

Şükrullah Yavuzer

Hadi gel otur 
Van Gölünün  kıyısında
Bir Söğüt ağacının altında
Bir semaverin başında
Kaçak çayın tadında
Tam da Gün batımında

Devamını Oku
Şükrullah Yavuzer

Buğulu camlar ardında,
Yağmurlar biriktirir gözlerim.
Her sonbaharda
Eylül yağmur olur
Şebnem olur gül yaprağinda
Sarı sarı yapraklar düşende,

Devamını Oku
Şükrullah Yavuzer


Ilçemize bahar geç, kış erken gelirdi. Çoğu zaman ilkbahar ile sonbahar arada kaynar, ilkbahar yaşanmadan bahar tadında bir yaz mevsimi yaşanırdı. Sonbahar beklenmeden de kış mevsimine geçilirdi. Yaz mevsiminde bile Kaynak sular o kadar soğuk olurdu ki elinizi yüzünüzü yıkayıncaya kadar buz kesilirdiniz. Bazen arkadaşlar arasında, soğuk kaynak sulara aynı anda ayaklarımızı daldırır ve suyun soğukluğuna en uzun süre dayanabilme yarışı yapardık. Tabi ki en uzun süre 45 saniyeyi geçemezdi. Ayaklarınızı testere ile kesiliyor sanırdınız. Bu sulara, soğusun diye bırakılan karpuzlar ortadan ikiye çatlardı. Uzun kış aylarından sonra kısa yaz mevsimi tam tadında yaşanırdı. Arada bir yaşanan tatsız kavgalar sayılmazsa insan ilişkilerinin, komşulukların hakkı tam verilirdi. İnsanlar birbirlerini sever ve sayarlardı. Düğünlerde, taziyelerde herkes elinden gelenin en iyisini yapmaya gayret ederdi.

İlçede İnsanlar genellikle kaçak yollardan yapılan sınır ticareti ve hayvancılıkla geçinirlerdi. Sıcak günlerin sayısı az olduğundan buğday dışında ciddi bir tarım faaliyeti yoktu.

1969 yılının Eylül ayıydı. Babam, köyden ilçeye taşınmıştı. Elindeki tüm hayvanlarını satmış kerpiçten yapılma, döşeme damlı, samanlı çamurla sıvanmış ve kireçle badanası yapılmış, iki katlı, cumbalı, şirin bir ev satın almıştı. Evin arka tarafında dağ, ön kısmında şehir ve devamında upuzun bir düzlük vardı. Bu düzlükte yazın yemyeşil, yazın sonuna doğru ise altın sarısı buğday tarlaları başını almış gidiyordu. Bu tarlaların arasında siyah bir yılan gibi kıvrılıp güneye doğru giden şehirlerarası bir yol vardı. Yolun gözle görülebilen son kıvrımında Resulanıs adında bir köy ve bu köyün yemyeşil ağaçları görünürdü. Tepeden sağ tarafa doğru giden yolda ise siyah ve gri renge boyanmış iki katlı bir jandarma karakolu ve ötesinde de taştan yapılma, soğuk görünümlü, tek katlı bir cezaevi vardı. İkisinin de etrafı tel örgülerle çevriliydi.

Devamını Oku
Şükrullah Yavuzer



Ey Van !
Gölüne mavi olayım
Sahiline kum olayım
Balığına pul olayım

Devamını Oku
Şükrullah Yavuzer

Fark eder mi
Bir dana için, ot ile nergiz
Bir âmâ için, gece ile gündüz...
Şükrullah YAVUZER

Devamını Oku
Şükrullah Yavuzer

Kimi makam görür
Yezid olur
Kimi Makamda
Halka Hizmetkâr olur.

Kimi Mal görür

Devamını Oku
Şükrullah Yavuzer

Hayat benim der öyle sanır
Öyle yaşarsın
Ama hep başkaları için
Yaşadığının farkında bile olmazsın

Devamını Oku
Şükrullah Yavuzer

Bir adam
Bir gökyüzü
Bir bardak çay
ve yediveren
Önümde kağıt ve kalem
Beynim  gerilmiş yay

Devamını Oku
Şükrullah Yavuzer


Neden bu kadar sessizsin
Acıdansa sessizliğini paylaşayım.
Matem tutmak içinse rengin
Beni de içine al gece...
Karanlığında hayal kurmayı

Devamını Oku
Şükrullah Yavuzer

Geceye Dair

Gündüzün kasvetinden
Riyasından sıyrılıp
Gecenin müşfik dizlerine
Koydum başımı

Devamını Oku