Gecenin gölgesinde,
Beyaz düşlerin var sandım.
Güneş doğunca
Sana dair tüm hayalleri,
Gökyüzünün maviliğine saldım...
Bir düş görüyorum,
Sanırım bir bayram sabahı.
Minarelerde tekbir sesleri.
Ellerim iğde kokuyor,
Üstüm başım tütün kolonyası.
Çocukluğumun havasını soluyorum,
Gözlerin aşina,
Bakışın tanıdık bir yerlerden.
Belki rastlamışım sana,
Hayalleri teslim bayrağı çekmiş,
Kalesi düşmüş,
Yürek şehirlerinin birinde...
Yıldızlar göz kırpıyor birbirine
Ay bulutlarla sarmaş dolaş
Gecenin maviliği
Ilgıt ılgıt Itır kokuyordu
Ay vardı gecede
Nefesin yoktu...
Bir damla olmayana,
Yağmur olmuşum,
Deniz olmuşum.
Bir hiç uğruna,
Hiç etmişim kendimi...
İlkokul 3. Sınıfa başlamıştım. Birinci sınıftan Üçüncü sınıfa gelinceye dek dört öğretmen değiştirmiş hiç bir öğretmen ile doğru dürüst bir eğitim öğretim yılını tamamlayamamıştık.
İkinci dönemin başında yine ögretmenimiz değişmiş derslerimize Şengül İsminde çiceği burnunda yeni bir öğretmen gelmişti. Zarif, ince, uzun boylu, saçları omuzlarına dökülen, yuvarlak yüzlü, beyaz tenli, dudağının üst kısmında dikkat çeken bir beni vardı. Dizlerine kadar uzanan bir bot giymişti.
Eski öğretmenimiz artık yoktu. Şengül Öğretmen adını soyadını tahtaya yazdı. “Ben İzmir’in Tire ilçesinden geldim. Yeni atandım. Sizler benim ilk göz ağrılarımsınız” dedi. Ardından sınıf defterinden isimlerimizi tek tek okuyarak bizlerle tanıştı. “Sınıf başkanı kim?” diye sordu. İlhami isimli bir arkadaşımız ayağa kalktı, “Benim ” dedi. Öğretmenimiz “Seni arkadaşların mı seçti?” diye sordu. İlhami “hayır öğretmen seçti” dedi. Şengül Öğretmen hımmm! Dedi. “Böyle Olmaz çocuklar, temsilciler sınıfça ve oylama ile seçilir” dedi. Ardından “kim başkan olmak ister?” diye sordu. Ben, İlhami ve iki arkadaşımız daha parmak kaldırdık. Öğretmen dördümüzü tahtaya çıkardı. Yüzümüzü tahtaya dönmemizi istedi. Sonra tahtaya dördümüzün ismini yazdı. “Bu arkadaşlarınızdan hangisinin başkan olmasını istiyorsanız, ismini okuduğumda parmak kaldırarak oylama yapınız” dedi. Yapılan oylamada sınıf başkanı seçilmiştim…
Penceredeydim
Sıvaları dökülmüş
Kerpiç duvarda
Çivilenmiş Resmin vardı
Dışarda çisil çisil
yağan yağmur
Ya temmuz sıcağında
Kar yağar saçlarıma
Ya zemheride açar
Çiçeklerim
Ya bir nehir başında
Susuzum
Çaresizce İltica ederken
Engin yüreğine
Boğuldum fütursuzca bakan
Deniz gözlerinde...
Yurduna bir daha
dönmeyeceğini bilen
Zaman hızlı akıp giden
Bir nehir
Damarımda dolaşan kan değil
Sanki zehir
Yazıyorum ama artık kâr etmiyor
Ne yazı ne de şiir
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!