Şükrullah Yavuzer Şiirleri - Şair Şükrul ...

Şükrullah Yavuzer

Duyabilir misin Kudüs şiirinde
Bir ananın feryadını
Islaklığını hissedebilir misin
Bir Ağıtta damlayan kanın
Bakabilir misin
Bir ananın gözünden

Devamını Oku
Şükrullah Yavuzer



Dünya gibiydin işte!
Bir tarafın aydınlık,
Bir tarafın kapkaranlık,
Ve dönüyordun durmadan...

Devamını Oku
Şükrullah Yavuzer

Seni düşünürken hala işaret parmağımı şakağıma dayıyorum
Sanki önemli bir şey düşünüyormuşum  gibi...

Devamını Oku
Şükrullah Yavuzer

Toprak bir ev, duvarında üzerlik,
Avcı kafesinde ötmede keklik.
Can çekişen sarı mum ışığında,
Ahzar bir kadın, üzerinde gecelik.
Cesaret mi bu seçemedim, yoksa delilik,
Ağlayamam da serde var erkeklik,

Devamını Oku
Şükrullah Yavuzer

Bu gün Edremite sözleşmiştim
Dalgalarla buluşacak
Martılarla muhabbet edecek
Deniz kabuğu toplayacak
Suyun üstünde taş sektirecektim
Yusufcukların uçuşlarını izleyecek

Devamını Oku
Şükrullah Yavuzer


Yüreğimin bir tarafında
Ölüler vardı sanki
Bir tarafında cıvıldaşan kuşlar
Aķsam olur hayat dururdu
Tenhalaşırdı  sokaklar

Devamını Oku
Şükrullah Yavuzer

Dişiyle tırnağıyla
Kaza kaza toprağı
Yırta yırta batılın
Demirden yüzünü
Kıra kıra küfrün
Azı dişini

Devamını Oku
Şükrullah Yavuzer

Sabah erken uyandı. Heyecanlıydı. Uzun bir aradan sonra otobüsle şehirlerarası bir yolculuğa çıkacaktı. Kahvaltıdan sonra küçük valizini hazırladı ve terminale doğru yola koyuldu. Yolculuk için otobüsle seyahat etmeği tercih etmişti. Otobüsle yolculuk ederken yeni yerler görecek, kitap okuyacak yolculuğun tadını çıkaracaktı. Bu duygu ve düşüncelerle bindiği otobüs hareket etti. Hemen yan koltuğunda da yerinde duramayan enerji dolu, altmış yaşlarında konuşkan bir amca oturuyordu. Güzel bir yolculuk hayali ile bindiği otobüste omuz omuza oturduğu yolcunun, olur olmaz soruları canını sıkmaya başlamıştı. Her ne kadar kaçamak ve kısa cevaplarla onu susturmaya çalıştıysa da nafile… Amca tüm hayatını en ince detayına kadar anlatıyor, susmak nedir bilmiyordu. O kadar gereksiz ve bir türlü bitmeyen konuşmalardan bıkmıştı artık, yolculuk tam bir işkenceye dönüşmüştü.
Çevreyi seyredemiyor, kitap okuyamıyordu. Düşlediği yolculuk böyle olmamalıydı.
Derken otobüs ilk molasını verdi...
Beyni kazan gibi olmuştu. Molada bir nefes alacak, yarım saatliğine de olsa boş konuşmalardan kurtulacaktı. “Ya bu amca molada da yanıma gelse ben ne yaparım?” diye geçirdi aklından. Bir iki oyalanama taktiği ile çok konuşan amcadan uzaklaştı, lavaboya gidip elini yüzünü yıkadı. Sonra restorana geçip güzel bir yemek yedi, üstüne de tavşan kanı bir çay içti. Ancak kafası hala gereksiz şeyler dinlemekten perişan bir durumdaydı…
Duyduğu anonsla otobüsünün hareket etme zamanının geldiğini anladı, istemeye istemeye otobüse bindi. Kafası hala zonkluyordu. Herkes otobüse bindikten sonra otobüs muavininin “yanında arkadaşı gelmeyen var mı?” sorusu üzerine sağına soluna bakındı. Yan koltuğu boştu. Anlaşılan çok konuşan amca daha otobüse binmemişti. Muavin tekrar “yanında arkadaşı gelmeyen var mı ? otobüs hareket edecek.” diye sorunca, hemen muavine doğru yönelerek “Herkes tamam, devam et! Devam et!” diyerek çok konuşan adamdan kurtulmak istedi. Muavinin “Kaptan devam et” sözü üzerine otobüs hareket etti. İstediği olmuştu. Belki etik olmayan bir şey yapmıştı ama yolculuğun geri kalan kısmında işkence çekmek istemiyordu. Çok konuşan amca otobüse binememişti. Derin bir oh çekti. Yanında boş boş konuşan, saçma sapan sorularla yoran biri artık yoktu. Biraz vicdan yaptı sonra, içinden acaba yanlış mı yaptım? Adamı mola yerinde bırakmakla hata mı ettim? diye düşünürken çektiği işkenceyi hatırlayınca da doğru bir iş yaptığına kanaat getirdi. Çünkü boş şeyler dinlemekten hala başı ağrıyordu. Baş ağrısının geçmesi için arkasına yaslanıp gözlerini kapadı. Yaklaşık bir saat sonra kendine geldi. Gözlerini açtı. Dinlenmişti, kendisini iyi hissediyordu. Artık kitap okuyabilir yada çevreyi izleyebilirdi. Sonra etrafına bakındı, yolculara ve de kaptana baktı, tekrar tekrar baktı ve hayatının şokunu yaşadı.
Meğerse kendisi mola yerinde yanlış otobüse binmişti…

Devamını Oku
Şükrullah Yavuzer

Koca Buluttan gül yaprağına düşen damlacığım
Eylülde gelmişim dünyaya
Bundandır sanırım bunca yalnızlığım...
Şükrullah YAVUZER

Devamını Oku
Şükrullah Yavuzer


EYLÜL GÜLÜ

Adın güĺ
Rengin biraz gül
Kokun ise

Devamını Oku