Zarif bir kadın gibidir güzel İstanbul
Mabedi derya, afeti devran kendisi
Yiğit bir adam gibidir güzel diyarbakır
Sevdasına sadık, rengi surlar karası
İstanbul narin, kırılgan bir kadın gibi
Yiğit bir sevdadan olma, kırılganlık bu
Nasıl düşlemem ki seni
her hücrem sana muhtaçken
nasıl gelmem ki sana
kalbim sen diye atarken
Gözlerini düşleyince ay kıskanır seni
Çığlık çığlığa bir cehennem dost
Rüzgarın kalbi kuru ve katı
Adalet merhamet arar insan
Kan çiçekleri isyana birer davet
Bakışları esaretle dağlanmış
Dur gülüm sakın bir söz etme bana
gözlerin vurdu beni can evimden
sözler gözlerin gibi yara açmaz
gel hep aşk ol ve vur beni yürekten
dur gülüm gözlerin gitmesin benden
Durgun bir bakışta olurum kimi zaman
Vurgun yaralarda demlenirim hasretle
Yanan ateşin içinde sevdam pek bir yaman
Her hasret benle düğümlenecek gönülde
Çifte su verilmemiş hançer dert dökecek
Ey gökyüzü ey yıldızlar
Özgürlüğüm benim sonsuzluğumdur
Ve siz sonsuzluğun resmisiniz
Ey zifiri gecede atan kalbim
Pranga tutmaz zindan bilmezim
Hasretin nöbetinde yüreğim
Düşlenen sensin şimdi
Şimdi lanet ediyorum
Senden olmayan her şeye
Lanet edende
Benden değildir aslında
Ben seni ne zaman sevdim
Biliyor musun yar
Ben seni imkansız olduğun an
Ben seni beni yaktığın an sevdim
Ne zaman ki aşk sarhoşluğunda
Kendimi unutup seni buldum
Ölümün el yazısı
Tepe taklak insan
Hayatın yüzü
Araftan uzak
Kapanmayan dershane
Labirent zihin
Değişmek istiyordum
Öyle bir değiştim ki anlatamam
Gel tanı tanıyabiliyorsan
Beklemediğim bir değişim oldu
Kötüye gittim anlayacağın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!