Ölüm gel bul beni
Gel bir aşk vakti şehadet ile
Gel yaşamak adına düş ile
Gel vedalaşmadan aşk ile
Gel sadakat ile sar beni
İlkbahara hasret sonbaharda yaprak döktük
Aşk ile semada sevgiliye yar diye döndük
Kazılan mezara duygu seli gibi kendimizi gömdük
Zindan evinde sürgün öylece son nefeste öldük
Yüreğim kafeste aşkın benliğimin her zerresinde
sen yanmayasın benim gibi sevdiğim
yalnızlık benim acılar benim
sen ağlama kefenimi yırtar hasretin
ben şafak beklerim vuslat adına
kırılmadım sana yüreğim kan ağlarken bile
Doruklarda yağmur yüklü hasretim
Ufuklarda çığır açmış benliğim
Mevsimlerin rüzgarıyla geçti gençligim
aşka yüz tutmuş bir yürek yangınıyım
İlk önce kendimi terk ettim
kızıl kanı şerbet niyetine içerim sanma ki senden vazgeçerim
sen davet et yeter ki gönül mabedinden aşk dergahına
benliğimi asar da gelirim gül goncasındaki tomurcuk misali
son nefesimi sende veririm al beni sevdam al ki sende dirileyim
sahra çölünden geçerken gönlüm aşkla sustu
Tutuşmak gerekir yanarken sevgiliye
Öyle bir tutku ateşi bile dize getirmeli
Yiğidin gönlünde hasret kor alevine döner
Lakin kül görünmez yara bilinmez hep içerde
Yarınlar bekler bizi biz umut ederiz aşk ile
Göz esareti altında rehin yüreğim
Şiirlerim yüreğimi çağlara duyurur
Kalp atışında sevgiliyi anar durur
Özlem anında beni hep aşkla vurur
Ne karanlıklar bıraktım arkamda
Hayat bir koşuşturmacadır
ve ister istemez bu koşuşturmacanın içinde olacağız
zaman akarken zamanı değerlendireceğiz
zirveye yürüyeceğiz kararlı adımlarla
kararlı olmadıktan sonra
her adımda düşme ihtimaliniz
Yol dediğin bir davadır evlat
İstersen git istersen kal
Yoldan çıkmadığın sürece
Attığın adım davana ihanet sayılmaz
Aşk birden kayboldu
ne yazık ki yokluğa denk geldi
lakin varlığa aitti aşk
hüzne vurulmadan önce
Aşk varlığı aradı hep
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!