Hapsolmuşum zamana,
köhne hanlardayım.
Geçmişin özlemi sarmış içimi,
usulca çocukluğumu arıyorum.
Bir salıncakta kalmış gülüşüm,
Zaman geçmiyor buralarda.
Akrep de yelkovan da
sanki yorgunluktan donmuş gibi.
bir suskunluk çiziyor
duvar diplerinde zaman.
Bir sabah uyandığımda,
ayna bana tanımadığım bir yüz sundu.
Çizgiler vardı orada.
Herbiri geçmişin izlerini taşıyan bir yol gibiydi.
Her çizgide bir hatıra saklıydı:
Zamanı Unuttur
Bana zamanı unuttur...
Çünkü her geçen an
Ruhumdan bir şey daha eksiliyor.
Dünya…
Günlerden biri,
kapı çalarsa
olur da
rüzgâr geri getirirse o mendili,
kırışmış bir özür gibi...
sorarsa:
Saatler durdu içimde,
tik taklar boğazımda düğüm şimdi.
Ne ileri var ne geri
sadece senin yokluğun
asılı kaldı zamanın ortasında.
Ve hiçbir saat,
Zaman bir ırmak, akar sessiz sedasız,
Ne dur der, ne sorar, geçer aldırmaz.
Kimi sabırla yol alır, kimi küskün,
Ama her yürek, zamanla olgunlaşır.
Beklemekle sınanır en derin özün,
Bu Yirmi Üç Nisan’da,
İçim buruk biraz.
Tuna’yı dörtnala geçen
Bin atlı, yalanmış...
Şiirler öksüz kalmış,
Ne değerli erdemmiş adam olmak,
İnsan her kötü davranışından sonra,
Vicdanında kendini sorgularmış da,
Yine de hatalar yaparmış.
İnsan, erdemli olmanın değerini,
Ayak izlerimi silmiş deniz,
ama ben hâlâ oradaydım
bir gölge gibi
kendimi takip ediyordum.
Güneş battıkça
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!