Kapakları açılınca yağmurun
İki lapa kar düşünce yollara, güneş kızınca
Su yürüyünce toprağa, rüzgar duldasını çekince ıssızdan
Biliyoruz artık ettiğine edeceğine ve doğduğuna doğacağına
Gün
Kendi bin pişman...
Son güz sırtlarından sürgünlerini sökülürken göçmenlik
Açık ayaz, bağıraçık firar, sürgüsüz...
Hala gönlü dünyasından geçmedik kamelya
Rüzgarla sarmaşık
Bulutla kül bulanığı gözyaşlarında ırlanırlan
Baktım kimsin necisinden bir öksüz
Yerine göre
Duruma göre de diyebilirsiniz siz buna
Gelmeyen her tren tehirli sıvışık
Üstünden geçen her yol ihtaca muhtaca ters takla
Yerine göre kendinden evvel gelen her vakit zamansız..
Duruma göreyse yapa yalnızlığınız sizin başınıza bela
Pi sayısız tanjantla
Bu külliyatı devre dümen olmuş yazıtlar
Bir çıfıt çarşıcısı teker dönüyor kıvılcım üretkeni çarkta melun
Hangi topa tutuluşun korsan batağında antik saraylısı hit idi ahuzar
Her taş kesiminde binlerce kırbaç izi ve milyonlarca ölü insan öksüzünü öyküsüne katarak
Tanrıların atları arabaları diye üstünden geçen her nehir yemyeşil eskilerden yüklüce
Burdayım bugün
Dünde Buradaydım
Yarında kısmeti kesilmezse suyun ekmeğin
Dünya buradaysa
Bende burada olacağım
Güneş..Yıldız...rüzgar rüzgar
Çıkar gelir de,
Sen bana kendinden
Camsız perdesiz seyranlar dolusu ıslıklaşır
Anlaşır olmuştan pürkandil
Çoktuk çok..yanacağı türkülere döşünü seren kilimler gibi
Herşeyin eğer eli değmişse iki katı olarak
Değişiyor sanki dağ dağa
Tutkun ir alışverişin nefes nefesiyle yokuşta yamaçta rüzgar
Bütün beyazlıklarını geceye bırakan günertesi gibi siyahkara is ve duman
Aklında bir kayıp var...kimbilir hangi zamana hangi zaman..?
Biçilmiş taze otlardan karpuz kokusunu andırır bir kimya dolaşmakta saklıca
Bir sandık kendi kendini açılıp saçılmakta saklıca
Güneş güne
Günçiçekleri güneşe çavarmış baygın
Niyeti dalında demlenmek üzere
Ettiği yemini yemin
Bahar alacaları gayesiyle yazlara
Omuzları silkelenmiş rüzgarları esip de yaprak yaprak
Acep ne olada yelkovanlar seyri iklim ihtiyatı
Nerde kaldı diye bir suale bahtiyar bakışların
Öksüzcene muhatap
Sakın ben gelesiye yanılıp da toprağından ayrılma gelincikliğiyin
Güneşin aklına uymuşumdur belki uzak çöllerde vira firar sam yelli
Şimdi halleri pek mecnun bir yelkense andığın...
Bak ben şunu
Şurdan tutup,
Yağmurun yelin o taraflara atıp
Başı fırdönen sarhoşlukla bahar incisi diyar-ı harikalar gibi
Nasıl attıysam orasından öyle tutarak
Dikenli bir gülün dalı gibi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!