Yar dedinmiydi
Yar...
Güne bakan güneş yamaçlarında pencereleri buğlanır şehrin
Yar dedinmiydi daha bir kaybolur sokaklararasındaki sus
Çıt kesilir saat
Yerin dibine iner akrep ve taaaaaaa
Yoklanmış bir sızının uyuduğu yaradan
Gizlenilmiş sığınaklarında çalınmış kapılarından ses versin diye saklısı
Delisine delisine çağlayan ırmaklara kozalaklar döküyorken güzün
Suskun dinmez ağrısı
Bir yer vardı ve bırakmıyordu sanki teeeel tel gam vuran sazına
Gönül bağında gülünü tanıdık bir yer insana
Güneş gittiği tarafların oralarında
Süzül gölgelere çekilir yeryüzü ballı badem
Üzülür kimi çiçekler damarından yikinmiş yellerle tığlara batarak
Görünmezliğin elleri kendi oyasını işler simsiyah örtülerin içinde
Uzun yağmurlar dökülür buluurtları kanarcasına içen sağnağın
Kimi yaraların incesine kör bıcakları değer kıvılcım saçan bıçaklarda bilenmiş
Albümlerden
Mahsunca siyahın aralıklarında soluklanan
Günlerden bir gün kavak yelleriyle sarım gülüm klarnet hevesli
Hem de ne yeksan
Sıradaki dönemeçten sonra pusula kendini yitirecek biliyorum
Sıradaki duraktan sonra gün karanlığa kaybolacak ve poyraza doğru
Manadan fakir, düşten dünekten ziyan
Ama boyası üstünde eskiyen cıncıklar gibi parlak
Sempra sempra
Terilong...
En başta gelen ihalede kaçtan kaça
Eğrişlerini doğrultup düzeltmekli
Çıkar gelir de,
Sen bana kendinden
Camsız perdesiz seyranlar dolusu ıslıklaşır
Anlaşır olmuştan pürkandil
Çoktuk çok..yanacağı türkülere döşünü seren kilimler gibi
Herşeyin eğer eli değmişse iki katı olarak
Kapakları açılınca yağmurun
İki lapa kar düşünce yollara, güneş kızınca
Su yürüyünce toprağa, rüzgar duldasını çekince ıssızdan
Biliyoruz artık ettiğine edeceğine ve doğduğuna doğacağına
Gün
Kendi bin pişman...
Son güz sırtlarından sürgünlerini sökülürken göçmenlik
Açık ayaz, bağıraçık firar, sürgüsüz...
Hala gönlü dünyasından geçmedik kamelya
Rüzgarla sarmaşık
Bulutla kül bulanığı gözyaşlarında ırlanırlan
Baktım kimsin necisinden bir öksüz
Sabaha varır varmaz gece
Dağlar uyanır uykusundan önce, sonra ufukların perdeleri çekilir puslardan
Sonra uykusu yuvasına sığmayan kimbilir hangi çocuktur seher vakti erkenden
Gider kuşları uyandıruır kalbinde yatan
Onlar gider ışığı uyandırır
Sonrasına ormanlarda düş kuran masalllara günaydın..
Bak ben şunu
Şurdan tutup,
Yağmurun yelin o taraflara atıp
Başı fırdönen sarhoşlukla bahar incisi diyar-ı harikalar gibi
Nasıl attıysam orasından öyle tutarak
Dikenli bir gülün dalı gibi




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!