İnsanın Rabbiyle konuşması ne güzel!
Biliyorsun ki bir anlayanın var senin!..
Hele de bir ıslaklık inmişse kirpiklerinin dibine
Yüzüne yüzüne serpe serpe...
Gülüşüm batmasın!
Yüklendim hüznümü gidiyorum.
Yolum açık olsun.
Ki dağım
Kendime yaslandım.
Ey nazlı kar ve rüzgar
Narin'i öldürüp
Bir çuvala koymuşlar
Bıraktıkları derenin suyu
Okyanuslara gözyaşı taşıyor
Bir çığlığa yetişememek
Karşındakinin sana ihtiyaç duymasını istemiyorsan, sen de ona ihtiyaç duymayacaksın...
Fazla hoşgörü yara çoğaltır...
Nasihat ettiğin kişi, dilinin misafiridir.
Öncelikle nasihatinin ev sahibi olup
Bilmelisin nasıl incitilmeden ağırlanır insan.
Yoksa, yaraya tuz, yüreğe ateş olursun.
Nasihatın nezaket sahibi değilse, nasihat etme!
Çayı çok severim ben, çay yap...
Geldim
Olmadı
Ne kendimi bulabildim
Ne eskiden bir gün.
Kalemin içine döndüm.
Sen de kapaklı bir sandal
Sensiz yaşamak mı?
Ölüm denen kilit vurulduğunda gözlerine,
Kör oldum.
Ölüm denen kilit vurulduğunda diline,
Sağır oldum.
Toprak denen kilit vurulduğunda bedenine,
Oysa
İnsan öldüğü yaşı bilmez.
Ben biliyorum.
Senin yirmi iki yaşında yanına göçtüm.
Sanki kıyamet gelmişti.
Çığlık çığlığa
Gecenin bir yarısı olmuş,
Tavan bana bakıyor,
Ben tavana bakıyorum.
Yüz ifademiz hiç degişmiyor.
O hep beyaz sayfa açıyor kendine,
Ben güz yaprakları.
Varlığının hercaisi
Sol yanıma saplandığından beri
Kalbi delik yaşıyorum
Üstüm başım sen mühürlü.
Yokluğunun ellerinden




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!