Baş edemediğim hayat değil,
Yokluğun can tanem...
Mutluluğu kirpiklerime taç yapan aşk,
Başıma gelen en güzel şeysin.
Göğsünde batmayan güneşi keşfettim.
Ne vakit hüzünlenip üşüsem,
Seninle ısınırım.
Huzuru bakışlarında yudumladığım,
Basmadan geçin sırtımdan, içinde sevdiklerim var,
Bir kez daha saplanmasınlar sırtıma;
Sancılarım uyanıyor.
Kimi sevsek boğazımızda kaldı.
Nefesim düğüm düğüm;
Alnımda kardelenler dökülüyor.
Vatanımın göz bebeği
Fatih'in sevgilisi yarim İstanbul'um
En çok da sana yakışıyor dalgalanmak
Al bayrağımın gölgesinde.
Canımın inci tanesi
Gözümün, sözümün nuru
İnsanlığınızın kulağı bu kadar mı sağır?
Durdurun şu şarkıları,
Duymuyor musunuz çığlıkları?
Çok mu güzelsin sen bayan
Sil şu yüzündeki soytarıyı.
Bayrağım yarıya inmiş yasta!
Bayram değil ki gelen
Çoğala çoğala gelen yokluğun
Sabahı beklememişsin
Geceden yola koyulmuşsun
Gözlerime dolup dolup taşıyorsun
Yine yaşanacak yer bırakmadın
İnsanlar sizi en zayıf noktanızdan vurmaya kalkarlar; bu hep böyle olmuştur.
Oysaki, güçlenmesi için en fazla yüklendiğiniz yer, zayıf gözüken yönünüzdür.
Size sıkılan kurşunu elinizle karşılar, evirip çevirdikten sonra fırlatıp atarsınız.
Yolunuzu düz yürüyenlerden değilsinizdir; duvarlar yıka yıka ilerlemişsinizdir...
Kim gelmiş oğlum?
Bir vagon kömür gelmiş anne!
Bir vagon kömür...
Söylesene anne!
Ben şimdi,
Babamı yüreğimden nasıl defnedeceğim?
Önüne oturup beklediğimiz camlar kırıldılar.
İçimize köklü ayrılıklar esiyor.
Göçmen kuşlar gibiyiz artık tek bir farkla
Dönmemek üzere gidiyoruz olduğumuz yerde.
İlk adımımız dikenli bir tarlaya düşüyor kanatlarımızla.
Beklemek ağırlık yüklermiş kucağına.
Gecenin ikisi
Uykusuzluğun dibi
Sıyır sıyır bitmiyor bu hüzün
Komple mi yandı yoksa kalbim
Aşkın rengi siyah mıdır gece
Bu ne kördüğüm bir bilmece




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!