Bayım, ruhundan çok uzaklardasın
Bilgi deryasında boğulmaktasın
İmdat! Kıyına çıkmak zorundasın
Bilgeliğinin kalesi ununda
Çıkar dünyayı arandan, yarından
Kırık bir can bıraktın ardında.
Söyle!
Hangi umudu hapsedeyim
Göğsümde bıraktığın boş kafese?
Hepsi ölüyor be!..
Ruhum
Anne
Benim bu defa
Karnım değil, kalbim değil
Ruhum ağrıyor.
Kalkamıyorum.
Anne!
Zaman
Bazı yaraların merhemi değil
Körükleyeniymiş.
Benim yaram da günden güne daha da büyüdü
Büyümeye devam ediyor.
Bu yüzden eskisi gibi değilim.
Bir gün oracıkta yığılıp kaldım.
Görmek istemediğim bir manzara,
Yaşamak istemediğim bir evrenin içindeydim.
Bulutlar çöksün istedim üstüme,
Alıp götürsünler beni istedim.
Kalkmak istedim, dizlerimin bağı tutmadı.
Yorgun içimin yorgun yolcusuyum.
Gökyüzüne kaç durak var
Ey hancı?
Ruhum gök yüzüne çırpınmakta...
Ruhuna giydirilmişim
Senden kendimi değil
Gölgemi götürebilmişim
Duman duman
Ruhun kök salmakta
Ben yurdu toprağına
Güneşli yağmur gülüşümle
Sırtını dayadığı merhametimle
Sevgisizliğe zayi ettiğin yıllarına
Gözlerinde, sözlerinde tüte tüte
Yolum uzun boylu suyla doluydu
Yürüyebiliyordum sel içinde
Zaman iki yana ışık koluydu
Adımlarım akıntının tersine
Su dalgaları mana kuruluydu




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!