Bu dağ!
Bu taştan ağaçlar içinde işim neydi benim.
Aklımdan geçmezdi,
Ben bildiğimin bana dikenliği reva göreceği.
Her uyandığımda içim,
Günboyu ellerim kanıyor.
Bugünde bulutlar çöktü üstüme
Çisil çisil gözyaşları altındayım.
Düştüğüm boşluklarda savruluyor
Oradan oraya koşuşturuyorum.
Sokak aralarındaki nöbetlerim
Kendimi gözden kaybettim.
Seni kucağıma verdiklerinde yirmi yaşındaydım.
Seni toprağa verdiklerinde yirmi iki yaşındaydın.
Ben artık hep senin yasındayım.
Sonbahar son fotoğrafımızı çekti.
Sonbahar ikimizin resmi...
Sen gittin ya
Ben bir daha kendime gelemedim.
Bu ömür aynamda baktığım kim?
Hayatla savaşa
Yüreğini ortaya koyan ben değil miydim?
Ben değil miydim
Ellerini ellerime aldım
Termosunla konuşup dertleşiyorum.
Balkonu, porselen tabak gibi yıkadım
Çay döküp içeceğim.
İnsan yaslanınca huysuz olurmuş
Elime batan kaktüsle tartıştım.
Bir eylül masalıydı
Son sayfası
Son nefesim olan.
Ne vakit gülse
Ayaklarım yerden kesilir
O'nu rüyamda ağlarken gördüğümde anladım
Şiirin yarası hâlâ çok sıcaktı
Kırgınlığa takılıp kalmak vakit kaybıydı
Merhametimin çıplak ayaklarıyla düştüm yola
Elini ayağını çekmiş gece
Hüzün sokaklarda at koşturuyor.
Gözleri dolmuş göğün
Birazdan başlar yağmur.
Sen yine toprak mı kokacaksın bana?
Bu hikayede bir yanlışlık var.
Ben senin yüreğine sahura kalktım
Gözlerimi kapatığımda iftar açacağım.
Anla
Zamanla değişir her şey.
Kırılır, dökülür, iyileşirsin.
Hiçbir şey yerli yerinde durmaz.
Gelecekler yoldadır
Gideceklerin yerine.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!