Derya Kadar Dert
Sür denize kaptan, okyanusa,
Balıkların sevincini birlikte görelim.
Bayram günü gurbet elde,
Bir yanım çocuk kahkahaları,
Dirilişim Ben
Yer, gök, deniz ve bahar, ışıkla çarpan yakamoz; derin vadilerin en zirvesinde yeşerir umut.
Bir bahar kelebeği, bir ağustos böceği…
Bir serçenin sinesinde hafif bir tüy gibi süzülür yaşam.
Dokun
Dokun…
Mızrap gibi tellerime,
En acı enstrüman sesleri çalarım sana.
En acıklı masallardan seslenirim sana.
Dokun, Anne
Dokun anne,
unutulmuş defterlere yazılsın ellerin.
Gözlerinle yeniden doğsun
solan gülüşüm.
Dört Duvar
Uçaklar geçiyor gökyüzünde,
kelebekler dans ediyor baharda,
ama ben buradayım,
toprak kokusu bile hasret gibi gelir bana.
Durgun su
İçimde yılların sessiz, derin yankısı
İçimde umutların tükendiği yer
Kıvılcımlar yüreğimde çoğalır
Üstümde eski dumanlar, gözlerim alev kırmızısı
Eksik Bir Düş
Anne, anne... dedim, sesim döndü boşluğa,
İnsanlar vardı, ama ben yoktum kendimde.
Bir ben miydim bu dünyada hep uzağa bakan?
Bir düş içinde kaybolmuş gibiydim kendimce.
Enkazın Çocuğu
Aynaya baktım, yüzüm değil —
çatlak duvarlar gördüm.
Her bakışımda yıkıldım,
her susuşumda gömüldüm.
Ezilenin Direnişi
Dağ taş, kirli surat,
Işıkta kayan gülüş.
Kötülük çığlık atıyor,
Yan yana iyi kötü!
Ezmanın Işığı
Balmumundan dökülmüş bir heykel gibi,
içi dışı kauçukla sarılmış yüzler,
şeytan tükürüğüyle yıkanmış insanlar…



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!