Belki Bir Gün
Sabah uyandım,
Odama dolan ışık seni anıyor,
Bir çiçek kokusu tütüyor yanı başımda,
Saçların rüzgâr gibi dokunuyor düşlerin rüzgârına.
Ben Buradayım
Hasreti hiç böyle duymamış olacak insanlar,
Her anı bir eksiklik gibi geçerken,
Senin yokluğun, gölgemle yarışacak kadar derin.
Ben hayatı yaşıyorum,
Bendeki Sen
En derin vadiden,
kutlu toprak Mezopotamya’dan
seslen bana;
ben dinlerim seni.
Beyaz Bulutlar
İçimde büyüyen bir hasret var,
Yeşil çimlerin serinliğinde saklı,
Orman gibi sessiz,
Yaprak gibi savrulan,
Beyaz Gül ve Kanlı Akşam
Tut ellerimi, al beni benden
Dök kırılmış saçlarıma ışığını,
ay gibi doğ düşlerime.
BEYAZ KAN
Yıkılmış bir kent gibiyim, duvarlarımda kurşun izleri, caddelerimde sessizlik, ruhumda yarım kalan haykırışlar.
Yüzümde aşk, gözümde isyan… Bir yanım savaşla yanıyor, öte yanda barış usulca fısıldıyor: “Artık bırak...”
Sırtımda ağır yük, elimde barut kokan demir... Hayallerimi kendi ellerimle gömdüm toprağa.
Bir Adım Ötesi:karanlık ve ışık
Bu yerde her ses bir sır fısıldar;
Yalnızlık, dağlar, taşlar ve titrek yaratıklar yankılanır.
Yüreğimde bir cıvıltı;
Bırak
Bırak, kırık dökük kalsın her şey — yüreğim gibi.
Sarma… Aksın sevda içinden.
Belki bahar yeşerir kışta.
Gül küsemez, bülbül susmaz.
Bir Akşam Meyhanesi
Ayağı kırık masa bizimki,
Üstünde kırmızı gül resmi,
Liman ağzına bakan,
İki kişilik masa—
İsterdim ki,
hasretin ateşi yüreğimde kor gibi yanarken
kalbim buz mavisinde donup yetim kalmasın.
Acılar, avuçlarımda gözyaşıyla kurumadan
senin değdiğin yerde
hiçbir acı yeşermesin.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!