Beni beklettiğin yer
Galata kulesiymiş meğer
Hazerfen kanatlarını çırpıyor
Karşıdan Üsküdar bakıyor
Bisiklete binmiş yaşlı adam
Annemi özledim, ağlıyorum desem
Gülüp geçeceksiniz biliyorum
Uzun zaman oldu göremedim desem
Ana kuzusu koyacaksınız adımı
Gizli gizli ağlamaya çalışsam
Sizden kaçtığımı düşüneceksiniz
Ellerim başımı tutmakta;
Yorulmuş biraz.
Düşündükçe çıldırtıyor
İçinden çıkılmaz bir hal alıyor
Parmaklarımın arasında kalıyor saçlarım.
Aklar düştü düşecek gibi
Tabaklar, bardaklar...
Kaşıklar, çatallar...
Herşey tamam da
Ne yenir bu masada.
Sen bir yudumsun
Ben bir damla
İşte! ben, senden bir parça
Bırakamam seni, beni anla.
Sen bir çiçeksin
Dolu dolu olsa da gözlerim,
Avuçlarını açıp yaşlarımın düşmesini,
Bekleme gözlerimden
Geceler uzadıkça uzar
Düşecek bir vakit bulur elbet.
Kalakaldım İstanbul’da bir başıma
Ne yapacağım belli değil
Ansızın alıp kaçarım başımı ben de
Kim bilecek kaçtığımı
Bir gece yarısı.
17 Ağustos Depremine
Bir kırkbeş saniye var, hayatımda
Saya saya bitiremediğim,
Beşe kadar sayıpta altı diyemediğim,
Zaman gizlemişti; o an kendini
Sokaklarda yürürken yalnız,
Ellerimi uzatıp seni arıyorum,
Yaşarken dünyada umutsuz,
Gözlerimi kapatıp seni arıyorum,
Senin için doğdum ben,
Varsa bir hayatın,
Yok olmaksa korkun,
Hayat belki sana düşman,
Sakın yaklaşma kaç ondan,
Koş, durma! koş,
Hayat bir labirent
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!