sizin gözleriniz var mı? bakmadım.
gidecek bir eviniz?
bu yol benim yolum
üstünde doğup batar gün
yoruldu kaygının diriliği,
ne güzel baktın
ah ne güzel ne derin gizleniş
ne iyi bir karanlıktı upuzun
arındı suyun akışı sonsuzca
bak bunlar hep eşyanın ağırlığı Aynur
zamanın hacmiyle çetrefilli hesaplar içinde
kırılabilir şeyler taşıyoruz
taşındığımız da oluyor –bu çağın vebası
eşyaya öykünmenin hücumu.
herkes herkese bir şey saklayabilir
sen bana bir haziran sakla
ilk dokunuşa benzeyen.
bir şey saklayabilir herkes herkesten
annem ikimiz için de seccadeye dayayabilir alnını
ortak bir alnımız olur
sen hep böyle açarsan ağzını kış kolay geçer
yağmura ve kara bir sıcaklık olur içimde
bir ılıklık hınzır bir gülüş.
defalarca sökülüp döşenmiş kaldırım taşları
bir kere bile işe yaramayan mazgallar
hisli mazgallar
şimdi terlemiş bir at kadar güzeldir
dere kıyısında ıslak paçaları kadınların.
ormanların sessiz derinliğinde büyüyen ilmi gördüm
anadolu tülbenti inceliğince.
ve incelmeye yeter sandım ömrü
bu şiiri küçülen burun deliklerimin içinde kaybolan bir öfkeyle yazıyorum..
saçları iplik iplik dökülen kadınlar
kıvrak kalçalarıyla bir adamın dünyasını sallayacak kadar işveli
kontların ve konteslerin biritanyasından
kıskıvrak sızdığındır bu
atalarımızın nal bıraktığı bu coğrafyayı
akşamüstlerinin gölgelerinden tanımaya.
boğazımdan gözlerime uzanan bir iç acıdaydık
pencereden kuşbakışı görünmeyen bütün sokaklar
bütün biriktirdiklerimin nankör yokluğu
bütün öpücüklerin neştersiz bıraktığı kesikler
bütün kadınların göğüs uçlarından çocukluğun tombiksine damlayan
biz roketleri televizyonlardan görürdük sevgilim
başka ülkelere yağardı
yolunu şaşırmış azgın bir buluttan.
çocuklar ölürdü daha bezden düşmemiş
hamile kadınlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!