Yeşilin son deminde,
sonbaharın son ayındayız.
Yeşil yeşil yapraklar,
yavaş yavaş sararıyor.
Sararıp, kızıla dönüyor.
Kapitalizmin kökünü kazıyacak bir Koçero gerek bize. Nefesiyle dağları titretecek bir yiğit, öfkesiyle saraylar yıkacak bir asi. Kurşunları namlulara hapsedecek bir Koçero gerek bize.
Volkan olup patronların başına yağmalı, kasaları patlatmalı, makinelerin dişlilerini bir yumrukla kırmalıdır. Fermanlara gülüp geçmeli, kılıç darbeleriyle duvarlar yıkmalı, ceplerini dolduran bürokratların kellelerini şehrin girişine asmalı, midesi delik kalantorları alaşağı etmeli, devrimci yoldaşlarla kol kola yürüyüp haykırmalı, sömürü düzenini tarumar etmelidir.
Bize bir Koçero gerek.
Gece ağlamış.
gece huzursuz,
gece dertliymiş,
gece sessizmiş,
gece yorgunmuş.
Biliyorum, ölmeyecektim. Ama elimde değil, yapamadım. Cehennemden çıkıp gelmiş gibi her yanımı sardı karanlık. Nutkum tutuldu. Karabasanlar gelmiş gibi elim kolum bağlandı, adını diyemedim. İçimde volkanlar patladı, belimi doğrultamadım. Molozlar arasına sıkışıp kalmış, ışığımı kaybetmiştim. Umudu tüketmiştim. Bir damla su arıyordu, bir zamanlar öpmeye doyamadığın dudaklarım. Kan içinde kaldı ellerim. Kalabalıklar içinde ölüyorum. İşte geldi Azrail, gidiyorum.
Yaz geldi sevgili.
Böyle bir mevsimde seni görmüş,
böyle bir mevsimde gözlerine bağlanmıştım.
Böyle bir mevsimde seni tanımış,
Dolabına sakladığın kutunun,
açık kalan kapağından seni izleyen,
cam bir şişede küçücük bir deniz taşıyım ben.
Sabah olduğunda,
gözlerini açtığın o ilk ana tanıklık ederim.
Küsme şehrine,
darılma toprağına.
Sanma başka diyarlar
memleketinden güzeldir.
Bu bir başkaldırıdır.
Geçmiş acıların serzenişi,
gelecek günlerin teminatıdır.
Dağları un ufak eder,
bir gülüşüne feda ederim.
Kitapsız bir aşk,
amansız bir sızı,
vazosuz bir çiçek...
.
Masum bir aşkın yakınlığı.
Daha gözümü açmamışken rüyalarımda sonsuz bir döngüyle dipsiz kuyulara düşerdim. Kurtuluş yoktu. Uyanamazdım. Uyanınca tir tir titreyip korkar, korkudan yine uyurdum. Uyuyunca yine aynı kâbusu görürdüm. Sonu yoktu. Bitmez tükenmez bir girdapta mahsur gibiydim. Çırpınamıyor, nefes alamıyor, ölemiyordum.
Sonra bir bayram günü gökkuşağı gözlerine kenetlendi gözlerim. O tılsımlı bakışlarını gördüğüm an, kâbuslarımın sonu, huzurlu düşlerimin başlangıcı oldu. O günden beri midemde kelebekler uçuşuyor. O günden beri bahtiyarım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!