Savaş Barha Şiirleri - Şair Savaş Barha

Savaş Barha

Bir zamanlar bizler, kalbimizin sesini dinler,
gölgemizi arkamızdan sürükler, delice yaşar, giderdik.

Zaman değişti, umut tükendi, gözlere yaş sindi,.
Biçare ruhumuzla gölgemizin peşinden gider olduk.

Devamını Oku
Savaş Barha

Kalem, kelamın ötesine geçemiyor, yazamıyor, anlatamıyor, tercüme olamıyor. Bin kalem bir kelam etmiyor.

Devamını Oku
Savaş Barha

Gecenin sağanağında
armağan ettiğin yıldızımız
karabulutların ardına düşmüş.

Sabah olduğu zaman,
gözlerimi alamam bulutsuz gökten.

Devamını Oku
Savaş Barha

Bu şehir bir dünya;
sen bir ucunda,
ben bir ucunda.

Dün dolaştım bu dünyayı,
havanın ilk karardığı vakitte.

Devamını Oku
Savaş Barha

Şimşekler çakınca gökte, köşe bucak sessizliğe sığınır insanoğlu ve karanlıkta sessizliğe dikkat kesilince dramatik bir travma geçirir yalnız kalma lanetinden ve kurtulamaz bu kısır döngüden. Deli gömleğini yırtarcasına çırpınır ve kabullenir alın yazısını. Sonra karanlığa ve sessizliğe âşık olur. Şimşekler umurunda olmaz.

Devamını Oku
Savaş Barha

Kara bir maden ocağı çökmüş içime.

İçin için yanıp kor gibi kavruluyorum.
Her yanım siyah, her yer mermer kaplı.

Soğuk... Soğuktan titriyor ellerim.

Devamını Oku
Savaş Barha

Susmalı mıyım?
Susup çektiklerimi
içime mi atmalıyım?

Yazmalı mıyım?
Yazıp tüm acılarımı

Devamını Oku
Savaş Barha

Kar yağmıştı. Hava çok soğuktu. Cumhuriyet Caddesi gelinlik giymiş gibi beyaza bürünmüştü. Elektrik telleri gerim gerim gerilmişti. Onlarda üşüyordu, belli. Çam ağaçlarının heybetine sığınmıştı güneye göçmek yerine sendeki güzelliği seyretmek isteyen kuşlar.

Esnaflar ve belediye işçileri elele vermiş etrafa dağılıp üst üste biriken birbirinin âşığı ve mâşuğu olan kar tanelerini topluyorlardı. Temizlik eyleminin kar gibi bir güzelliğe çöp muamelesi yaptırdığından "karları temizliyorlardı" diyemiyorum. Esnaflar ve belediye işçileri birbirinden ayrı düşen kar tanelerine vuslatı tattırıyorlardı. Hiç kimse karların üzerine basıp ezmesinler diye onları şehrin dışına, dağlara götürüyorlardı. Bu yüzden en güzel çiçekler âşıkla ve mâşukla sulanan dağlarda açardı.

Annesinin elinden kaçan çocuklar kara dokununca gülüyordu. Onlar gülünce ben, senin gözlerine bakıyordum. Çocuklar gibi gözlerin de gülüyordu. Güldüğünde, gözlerinde cennetin kapısı aralanıyordu. Cenneti görmek için "Gözlerine bakabilir miyim?" diyordum, bana bakıyordun. "Çok güzelsin." diyordum. "Teşekkür ederim." diyordun. Bir kaç adım attıktan sonra ben, yine "Gözlerine bakabilir miyim?" diyordum. Sen, yine bana bakıyordun. "Çok güzelsin." diyordum, yine "Teşekkür ederim." diyordun. Bunu yol boyunca tekrarlıyorduk. Sen, hep bir öncekinden daha güzel bakıyordun.

Devamını Oku
Savaş Barha

Son gemi de kalkıyor,
hadi uyan, vakit daralıyor.

Denizde dalga,
semada yağmur.

Devamını Oku
Savaş Barha

Son gemi de kalkıyor,

hadi uyan, vakit daralıyor.



Devamını Oku