Su,
ateşin düşmanıdır.
Gün gecenin,
ölüm hayatın,
yaşlılık gençliğin,
Kar tanelerini seversin diye
kışı dört gözle beklerim.
Ey güneş doğma!
Dur kalbim.
Isıtma bedenimi,
Ben hep beş Ağustos'ta ölürüm.
Mesela dün beş Ağustos'tu, öldüm.
Bugün de beş Ağustos, bugün de öldüm.
Herhalde yarın da beş Ağustos olacak; çünkü
ben, yarın da öleceğim, girdapta mahsur kalmış gibi.
Bitmedi,
bitmiyor,
bitmeyecek kavgam.
Damla damla topladım
“Keşke”li gecelerdeki dualarımı.
Ateşi avuçlayıp avuçlayıp yutmuş gibiyim.
Sükûtun çığlıkları içimde kıyametler koparıyor.
Dayanılmaz müthiş bir acı şakaklarımda zonkluyor.
Binlerce yıllık bir özlem azmış gibi içimi kemiriyor.
Parmak uçlarımdan akıp gidiyor sanki zaman.
Ne olacak benim
bu içimdeki derdim,
içime sığmayan kederim?
Mayın tarlasından beter
bu şehrin sınırlarını aşıp
Bir kelebek ellerime konsa,
Bin yıllık heykele döner bedenim.
Üç günlük bir kelebek aşkına,
Bir ömrü feda eder yüreğim.
Derin, zifiri çukurlara düşüyor gibisin.
Yüzünde geceden kalma bir hüzün var.
Devir etrafındaki kurumuş ağaçları.
Yeni fidanlara yer aç bahçende.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!