İhtilal yapacak kadar
birikmiş içimde
sana söyleyemediklerim.
Harfler heceleşmiş,
heceler kelimeleşmiş,
İkisinden de ses çıkmıyordu. Kadının gözleri yerde, adamın gözleriyse penceredeydi. Tek bir an göz göze gelseler her şey yerine oturacaktı aslında. Çünkü ikisi de birbiri için yaratılmıştı, farkında değillerdi. Kalpleri aynı anda atıyordu. Yüzleri birbirinden ayrı yere dönük olsa da birbirlerinin hareketlerini anbean takip ediyorlardı. Âşık ile maşuk arasındaki görünmeyen bağları görüyor kılmak için küçücük bir kıvılcım gerekliydi. Rastlantılar değil kaderdi sevdaları ebedileştiren. Ve kaderdeki o lahzanın gerçekleşmesi için eller açılmadan gönül diliyle dualar ediliyordu. İkisi de aynı anda dualarını bitirip Allah'a "Lütfen!" demişlerdi. Lütfenle birlikte bir kelebek gelip aralarına kondu ve gözler birbirine değip yüzlerinde tebessüm çiçekleri açtırdı.
Eyvah!
Eyvah ki ne eyvah.
Yenildim ve mağlubum.
Kendime kızdım, yontuldum.
Kâr etmedi sözlerim, sustum.
İstediğimiz insanlarla,
istediğimiz hayatı
yaşayamadığımız için midir,
istemediğimiz insanlarla,
istemediğimiz hayatı
yaşamak mecburiyetinde kalışımız?
Biraz siyah,
biraz kırmızı,
biraz tütün sarısı.
Bir kaç anı,
bir kaç gözyaşı,
Gidemiyorum,
gidemiyorum bu şehirden.
Gölgenin değdiği yollar,
kokunun sindiği duvarlar,
saçlarınla mest olmuş rüzgârlar var.
Hava karardı.
Hava kararınca
bir de ne göreyim?
Denizler,
topraklar kurumuş
Sen, duvarlara cümleler yazarsın.
Ben, o cümlelerle şiirler yazarım.
Sen, mutlu olunca gülersin.
Ben, o gülüşü sana verdiği için
Rabb'e saatlerce şükür ederim.
Bir rüya gördüm dün gece.
Güneş yüzüne vuruyordu.
Öğlen vakti gibiydi.
Üzerinde lacivert bir pardösü vardı.
Yüzün parlıyordu, ay gibi.
Dağlarım çiçeklenmiş, sebebi sensin,
sebebi gözlerin, sebebi gülüşlerin.
Kıyama durmuş bülbüller,
sebebi sözlerin.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!