Durup durup ağlamak da neyin nesi? Kimden, nasıl, niye bulaştı ki bana bu? Perdeleri örtük odamda tavandaki lekeleri izlerken ruhumun bedenimden kaçarak çok çok uzak yerlere gidip, dönüp gelmeyi akıl etmediği akşamların yine birinde tuzluyu, tatlıyı, hamur işini tek bir servis tabağına koyup kapıma gelen komşularımın zile basmalarıyla irkildim. Yastığıma düşen gözyaşlarımı görünce içimde deveran eden hüznün en derin dehlizlerine düşüp kayboldum. Kelebekler yine sokak lambalarının etrafında ölüm dansı ediyorlar.
Bu kaçıncı ölümüm, bilmiyorum.
Binler yaprak gibi doğup doğup öldüm.
Her yeni ömrümde
ruhumun içindeki
gizli odalardan birinde
Bilmez misin,
bir kelamınla kitaplar yazan ben,
bir kelamın olmazsa kitaplar kadar susarım?
Bugün, İnsancıklar’ı okurken seni,
senin beni özlediğin kadar özledim.
Yazılmamış sevdalar,
ilan edilmemiş aşklar,
haykırılmamış isyanlar,
görülmemiş güzellikler,
duyulmamış sözler bilirim.
Bildiklerimle ölüp gideceğim.
Sular tersine akarsa.
Güneş batıdan doğarsa.
Azrail (a.s.) rüzgâr estirirse.
Topraktan semaya yağmur yağarsa.
Deliler akıllı, akıllılar divane olursa.
Duvarları yıkalım. Kapıları, pencereleri söküp parçalayalım. Camları tuz buz edelim. Bizi gökten ayıran her şeyi yok edelim. Rüzgâr, yetim başımızı okşasın. Tenimize değsin merhametli bulutların gölgesi. Masumuz biz, aşkla yanıp küle dönmüşüz. Susmuşuz, dilimiz lâl, gözlerimiz lâl. Ellerimiz konuşsun, ellerimiz. Ellerimiz lâl. Yazmak bize helâl de yüreğimiz lâl.
Şimdi sana
sayfa sayfa şiir yazarsam
daha mı iyi anlayacaksın
seni gerçekten özlediğimi.
Ne gerek var şatafatlı cümlelere.
Öleceğiz elbet.
Gireceğiz mezara.
Dökecekler toprağı.
Kararacak hava.
Çekip, gidecek herkes.
Papatyalar sarmış her yanımızı. Saksılar papatya dolu, sandalyeler papatya dolu. Koltuklar, bardaklar, çerçeveler papatya dolu. Pencerelerde papatyalar açmış, ocakta papatyalar bitiyor, musluklardan papatyalar akıyor. Raflardan, kitapların arasından papatyalar fışkırıyor. Avizelerden papatyalar dökülüyor.
Bulutlardan yağmur yerine papatya yağıyor. Güneş papatya ıșıyor. Kuyruklu yıldızlar papatya taşıyor. Satürn halkalarında papatya dönüyor.
Kuryeler kapılara buket buket papatya taşıyor. Belediye işçileri yollara papatya döküyor. Kaldırımları papatya suyu ile yıkıyorlar. Sokak lambaları papatya saçıyor. Yolcu otobüsleri papatya taşıyor. Bütün bakkallar papatya satıyor. Kuyumcular papatya satıyor. Seyyar satıcılar papatya satıyor. İşportacılar papatya satıyor.
Koparmayın papatyaları.
Kıymayın canlarına.
Şüpheniz varsa aşktan yana
gözyaşı döküp sayın sırayla.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!