Kâğıt üzerinde bir şiire
en son ne zaman
can verdim hatırlamıyorum.
Oysaki en güzel şiirler,
kâğıt üzerinde hayat bulan değil midir?
Biz üç kişiydik.
Sen, ben ve gökyüzü.
Bulutlardan çiçekler yapar, kuşlara şarkı söylerdik.
Sokağında, saatlerce konuştuğumuz sevda tepesinde,
rüzgâra inat ‘Seni seviyorum’ diye naralar atardım.
Önce saniyelere düşman oldum, kanlımmış gibi.
Düşmanlığım fayda etmedi. Saniyeler ilerledi.
Gözlerim doldu.
Gözlerimi silmeden, saniyeler dakika oldu.
Hıçkırıklar içinde nefes alamaz oldum.
Hayır arkadaş!
Ben bu hayatı
hiç sevmedim.
Senden uzak olmanın
hiçbir güzel yanı yok.
Gözümü açtım,
seni gördüm,
seni tanıdım,
seni sevdim.
Ellerini tuttum,
Yok işte.
Yok, yok, yok.
Sen gibi gülen yok.
Sen gibi seven yok.
Her ülkeye mülteci, her kapıya yabancıyım.
Ne bir yol bilirim ne de senden başka bir yâr.
Tutunduğum dal kırık, yürüdüğüm yol bozuk.
Güneş tepemde, bir serin sözüne muhtacım.
Dün gülüşünü duydum.
Sen gülünce güneş doğdu dünyama.
Bugün gülüşünü gördüm.
Sen gülünce çiçek açtı ağaçlar.
Bulutlar izin verirse güneşe yeryüzü
aydınlanır, duvardaki resmin görünür.
Kapı aralanırsa rüzgâr efilce içeri girer.
Kokunu busenden koparıp başımı döndürür.
Tozlanmış raflardaki mektuplar etrafa savrulur.
Hayır, öyle değil.
Kapıyı kapayınca
duvar dibine sindim.
Ayaklarımı kollarım arasına alıp
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!