Dur, bekle!
Söyleyeceklerim var.
Boynumda yafta,
ayağımda pranga var.
Okunmamış şiirler gibiyim.
Papatya kokusu huzuru arıyorum.
Mevsim kış, hava soğuk.
Bütün sokaklar kuytu.
Bütün yollar çıkmaz.
Mevsim kış, hava soğuk.
Gir içeri, bekleyip üşüme.
Ben sana şiirler yazayım,
sen beni izle ve ısın.
Şiir kaç satırdan oluşur muhterem?
Üç, beş, on, yüz...
Şiiri şiir yapan satır sayısı değildir.
Kalpten kalbe ulaşıyorsa o sözler zaten şiirdir.
İki şiir arası ömrümüz olsa;
Sözcük olur cümleye düşerdik,
Redif olur satır sonuna sığınırdık,
İki dize arasında yaşar, dururduk.
İki nefeslik ömrümüz kalsa;
Senin bana yaşattığın
o muazzam mutluluklarla
dolu anları anlatmak için;
ne yaşadığım hayatın
bana öğrettikleri yeterli gelir
ne de benim bu hayattan öğreneceklerim.
Tek tek söndü lambalar. Ay da yok yerinde, sen de yoksun yanımda. Yine tek kaldım bankta. Defterimi de evde unuttum mızıkamı da. Bu kalem de tek başına ne işe yarar ki? Atmak gerek herhalde ya da birine vermeli ya da cebe geri koymalı. Belki boş bir sigara paketi bulur, içine kuş resmi çizerim, avuçlarımda yer kalmadı.
Gecelerimi süslediğin her bir rüyamla
ilmek ilmek kurduğum içimdeki düzenin
her zerresinde senden bir parça gizledim.
Dilim sustukça kalemim konuştu.
Kalemim seni anlattı gökyüzündeki kuşlara.
Bir sen varsın birde senin sevdan.
Bir sen varsın birde senin hasretin.
Bir sen varsın birde senin yokluğun.
Bir ben varım birde benim düşlerim.
Bir sandalyem var birde puslu pencerem.
Hadi gel mutluluğu satalım.
Umutları, aşkları, anıları yakalım.
Çiçekler solsun,
sema kararsın,
rüyalar kabus olsun.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!