Rüzgar cama vuruyordu,
yatağımdan kalktım,
pencereyi açtım.
Yumuşakça yüzüme esti rüzgar.
Saçlarını kokladım.
Kusura bakma sevgili!
Heybemden konuşmadım.
Gayet alelacele ve çocukça,
gayri ihtiyari bir cümle kurdum.
Aşkın tuzu biberi bir hata ettim.
Hangi harfleri harmanlayayım?
Hangi kelimeyi eğip, bükeyim?
Hangi cümleyi ölümsüzleştireyim?
Hangi milletin dilini sömüreyim?
Hangi kaybolmuş kültürü dirilteyim?
Hangi unutulmuş aşkları dillendireyim?
Çok okudum.
Okuduklarım kadar yazmadım
lakin yinede çok yazdım.
Ama hiç düşünmemiştim,
tek cümlelik roman yazacağımı.
TESAHÜL-Ü ARİF
Gömülü değil misin
kalbimin en ücra köşesine?
Oradasın işte
Duydum ki gözlerin
cennetin kapısıymış.
Duydum ki adın
gökyüzünün başka bir adıymış.
Gel sevgili, yamacına sığınayım.
Yıldızlara, kuşlara selam duralım.
Sabahın bu eperken saatinde
cennet sıcağı yatağından uyanmaya
mahkum edilen çocuklara, annelere, işçilere,
Bir ülkem olsun istiyorum.
Adına ismini verdiğim bir ülke.
Şehirlerin, sınırların olmadığı,
insanların hep güldüğü,
sokaklarında çocuk seslerinin yükseldiği bir ülke.
İnsan oğlu yaktı,
yıktı her şeyi.
Bozdu tüm güzellikleri.
Keşfedildiği gibi duran
hiç bir güzellik kalmadı.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!