Yağmur düşer damla damla engine
Ruhumu boyadın sen,kendi rengine
Beni sürükledin bir sevda cengine
Ne kılıcım var nede bir kalkanım
Ben aşka râm olmuş topraktan canım.
Bir gün şarkımı söylerse dağlar taşlar
İçimde sana doğru yolculuk başlar...
Vefalı ol ey gönül, su kadar ırmak kadar!
Seni gül ile karşılayan çiğnediğin toprak kadar.
zümrüt dağların doruklarında kanat açan yar
Uzaktan bana laf sokan yâr
Kurşun atsa eli gül kokan yâr.
Kurşun sıksan gül düşer bu yürekten
Neylersin ki kolum kırık kürekten.
Aşığım ben, başağımda taneler
Menekşeler saklı yüreğinde
Ellerin di akşam üstü ıslanan
Lal şimdi sümbüller sevgili canan
Ahına düşmüş, bir bendim yanan
Lütfudur bu sevda yüce Rahmanın.
Uyuduğun köhne köşklerin gölgesinde
kaldı oyuncağım
Belki yüreğimi alıp bu gece ağlayacağım.
Hamdolsun tabanım yırtık olsa da sağım
Ben bir ağaç gölgesinde ağlayan çağım.
Yüreğimin kıvrımlarında süzülen sızım
belki de buydu alın yazım
senin gözlerinde denizler mi kurudu mihri.?
Kuşlar konmuyor artık gözlerinin pervazlarına
ben ümitlerimi serptim gecenin yıldızlarına
Mavi kuşlar konmadı mı hâla gözlerinin saçaklarına
Belki nasipti, bilmediğim anda
Bu münzevi dilime bir tat düştü.
Karlı dağlarda hem kış ortasında
Bana boz bulanık bir hayat düştü.
Ben alışığım yanan mor güllere
İmânla barıştır vecd'le huşu’nu
İblis duysa razı olmaz azizim
Kalbinde çırpınan gönül kuşunu
Haktan gayrı kimse bilmez azizim
Bir devri lütuf ki ne versin daha
Her aşkın vardır bir deli yanı sevdiğim
Ellerimde hâla hasretin kanı sevdiğim
Yüreğin yüreğimin vatanı sevdiğim
Bir kızıl elmaydı, düşen yollarıma.
Aşkın kırılma noktası, ölümden feci
Bıraktın beni en zorlu seçime
Sussam, susamıyorum ne çare
Erimiş kurşun gibi çöktün içime
Küssem, küsemiyorum ne çare!
Sevdamı bıraktın sabrın yeline



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!