Nice hâtıralarla kabarıyor deniz
Bırakıyor rıhtıma kendisini sessiz
Nasıl emiyorsa toprağı ihtiyar bir sur
Yürüyorum haçların ve çanların zılgıtları altında
Kınında uyuyan bir kılıç kadar ketum
Yarasalar hüküm sürsün artık gecenin tahtında
Mademki kelimelerden sürülmüş, kovulmuşum.
Bir ölü var, bir ölü var
Cami-i şeriften okunuyor selalar
Evin her köşesinde oğul,kız,ana
Dönüvermiş bu evin içinde bir virana
Uzaklardan çok uzaklardan duyulan bu ses
Ya dağların hıncı ya cinni bir çığlık
Akşamın nefreti deseniz, bu ihtimâl tanıdık
Oysa kalbimi hesaba katmazdınız bir kez
Issızlığın yazısı yazılıvermiş yazgıma
Gezginler gezgini, yolların dertli sırdaşı
Bir dokunaklı hatıra, utangaç bir emel
Başkentler kadar albenili ve güzel
Yazgılar gerek sana ey gecenin yoldaşı
Yıldızlar çehremin o vebalı tutkunu
Geliverdin bir söz gibi dudaklarımın ucuna
Gülüşünle çıkalım balkonlarına gecenin
Bu vakitlerde duru bir deniz gibisin
Kavuşmak için can atardım serin sularına
Karanlıkta yol gösteren yıldızım, ayım
Kentlerin yorgun kasıklarına abanıyor kalabalıklar
Yapraklar yüz çeviriyor artık yağmurdan
Güneşin tadını çıkaradursun ebleh ve alıklar
Tanrısal bir ok gibi atıldı çünkü zaman
Dalga dalga kabaran bir keder düştü bana
Uzaklarda çok uzaklarda bir yıldız olsaydın
Gökyüzü olmamın bir anlamı olurdu belki
Parlayan vakitlerde bir dolunaydın
Gece güzelliğini gösteren bir aynaydı sanki
Uzatıver ellerini o kokulu iklimlere
Göğsümün yamaçlarından yayılan sarsıntı
Gülüşlerinizden dökülen o yapay cennet
Kalbimde misafir ettiğim bu onulmaz cinnet
Beni ölümün ve yaşamın tam ortasına bıraktı
Ceylanların yurduna gitmek ister de gönül
Usanmaz acıların zorba askeriyim ben
Umrumda değil ki gece ve krizantem
Bir zar gibi atılmış sanki dünyaya ten
Kentlerim ve kadınlarım yorgun ve bitkin madem
Gözyaşları yanaklardan süzülse de nafile



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!