Tarifi yoktu bu hiçliğin .
Saraydı oysaki ruhunun içi, artık virane olmuş... Askerler bırakıp gitmiş.. silahlarında bir önemi yoktu.. geride ne kalmıştı... dinmeyen yağmurlar.
İçinde bir yara vardı. Ruhunu kirleten bir yara..
Kanar dururdu ve ruhunun parçaları bununla ıslanırdı.
belkide artık hiç bir şeyin önemi yoktu.
Kaç zemheriye dayanacakti bu ruhun..
Yorgun organlarım yaşamaktan dolayı... ki Yaşamak.. her şeye farklı nüfuz ediyordu.
Sıkışmıştı ruh, bedenden çıkacak delik arıyordu. Bataklıktaki çiçekti güzelliğin, her göreni tuzağa cekiyordu...
Bir çiçeğe bakarken... Bir bebeğin gülüşünde...
Sabaha doğru fecr vaktinde... Belkide yeni bir şeyler öğrenirken gülümseyen bir çocuğun yüzünde.. Gece gökyüzüne bakarken yıldızlarda... Kendi ruhunun derinliklerinde ufak bir kıvılcımda...
Yaşamak zordur azizem...
Her an ruhundan parça koparıyor,
İç içe geçmiş girift dolu sorunlar,
Bu sonsuz döngüden çıkış kapım mısın?
Kalbimin hızlı çürümesi için esen lodos musun?
Sen nesin? Gül müsün , diken mi?
Hayatım kayarken... beni uyuşturan sözlerin mi?
Parmak uçlarımda bir ömrün kederi var,
Yıkılmış sırtını dayadığın duvar,
Alınında minik bir iz bırakmış geçen seneler...
Zorluklarla geçen hayatın hissizleştirmiş seni.
Isınmıyor gönlün değil mi?
Köşe başında ip tutan çoçuklar gibi olmak istedin.. lakin herşey için çok geçti...
Bu gün.. bahçedeki taş masada otururken, o kısacık anda aklıma senin geride bıraktıkların geldi..
Odamdaki duvarda.. asılı olan resimlerin hâlâ duruyor,
Hani kapının girişine" böyle sade olmaz "diye bir iki tane kaktüs getirip koymuştun. onlarda orda duruyor...
Alıştım çoğu şeye aslında... artık eskisi gibi acıtmıyor yokluğun...
Yalanların olmasaydı daha mı iyi olurdu,
Daha çekilebilir bir hâl, alır mıydı hayat?
Yokluğuna daha hızlı alışabilir miydim?
Belkide değişen bir şey olmayacaktı.
Ağlamak zayıflık derdin ya hani..
İlk gölgemi yoldaş sanmıştım biliyor musun?
O da başka gölgeler görünce beni terk ediyordu,
Çok yol katetmişsem bile , geldiğim yeri unutmadım,
Çok kurak ve bir şeyin yetişmediği bir yerdi..
Huzur denilen bir şey varsa şayet... onu bulma amacımdan şaşmadan yürüyorum...
Aynı bahçede..aynı güller içinde bulunmaktı,
Yaşamak gülle beraber dikenine katlanmaktı,
"Anlaşılamamak"bu hayatta en cok yorulmaktı,
Saat 23.48 biri kapıyı çalıyordu,
Adres belli.. eşgalimi biliyordu,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!