Hayat dediğin bir akşam üzeri, geldik, gidiyoruz... Kim baki, kim buralı... Bu hayatın tek kuralı dil kemiksiz, gönül yalı... Hep kendin ol, insanlara yaranma... Herkes seni hiç yerine koysa, aldırma... Seni yaratan Allah var... Namertin fırtınası altın taşısa dönüp bakma... Fırtına diner, dalların tekrar yeşerir, sen yeterki yıkılma...
hançeremde ağıtlanma saçına ırmak ördüğüm,
içimde acım uyanır.
kır güneşiyle harelenme yorgun tay öksüzlüğüm,
ocakta alev uyanır.
kişi okumakla olur mu hiç alim,
vur semeri sırtına eylesin talim.
gitsem, henüz gönlümün onyedi'si
kalsam, koca ömrümün elli'si
karanlık ilerisi, günahkâr gerisi
yitirdi ahengini bu Allah'ın delisi.
Ne ettim ulan ne ettim size
Elma mı attım çeşmede kıza
Şiir yürekli bir güzel sevdim
Şimdi kahve olmuş bir Allah'sıza
yolun haktan geçenin bil ki ona Allah yâr
harıyla semayı yakan nice pervaneler var
hor görme kulunu ol dîvânede canan var
bir nefeslik aşk için ol canana yanan var.
Allah bize yeter dedik,
Sizin elde etmek için gece gündüz, çalıştığınız dünyayı biz ateşe verdik.
Kızıl moru bir akşam vakti gel...
Öyle bir gel ki
Gökyüzü secdeye varsın, yeryüzünü alnından öpsün...
Yapılan arkeolojik kazılar neticesinde arkeologlar şöyle bir kanaate varmış ;
"Merhametli insanların tümü altın kalpliymiş"...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!