nar kızılı leblerin şerbetlenirken
metalik yelkendim kıyından öptüm.
mah yüzün gölette harelenirken
kaybettim rotayı gamzenden öptüm.
Ellerini tutacağım günü bekleyeceğim
Belki sen de öpüşmek istersin o gün...
Ne zaman örksüz yürek şaha kalksa,
Gökleri gösterip kuşlar uçurturum,
Kasırgalar patlar kanat vuruşlarından...
Kanat sesiyle uyanır coğrafyam uykusundan,
....ve bir Eylül şiiri kopar zirvelerden...
Dağlar gelinlik giyer sensizliğin tufanında,
Örtündük bir kara çarşaf daha
Dizildi hüzünler bir bir aha
Uyandık gecenin zehrine
Sabaha kim uyana kim kala
Ben, bakmaktan bahsetmiyorum.
Bakmaktan, görmekten öte ; beyin algısı, düşünce tarzı ve mantığın zifiri karanlığında aranan ışıktan bahsediyorum.
Bilginin merkezinden, öz ile döz'ün frekans aylarından, ölüm ile ilmin merkeziyetinden bahsediyorum.
Evreni tanıma ve sahip olma beyin fırtınaları yaparken ;
"Tin"sizliğin açtığı yozluğun acı badıralarını,
iliklerinize kadar hissetmenizi istiyorum.
ey solumdan doğan gün'eşim,
penvazından sızıp koynunda tüneyeceğim.
değse parmakların ateşime,
külümden bir aşk daha yeşerteceğim.
oyy benim nazlı çiçeğim,
ört köpük rengi bulutlarla mavi göğsünü,
saçlarına gül ekip eylül, ekim biçerken
senin için günbegün ölmek bile güzeldir.
gün kuşluğu seyirip kızıl şerbet içerken
senin için ölürken gülmek bile güzeldir...
özleminin acısı bir bir gözden düşerken
Ben, yine aynı bağlamanın yürek yakan türküsü
Sen, yine baharın eli kınalı kızı, kızıl saçlı öyküsü
saçlarına gül ekip eylül-ekim biçerken
senin için günbe gün ölmek bile güzeldi
gün kuşluğu seyirip-kızıl akşam üşürken
senin için şaraba vurmak bile güzeldi
özlemimin hasreti bir bir cana düşerken
Sevdası gözyaşı, dudağı türkü
Semirir gamzeden, utanır ürkü
Zamansız hicran, vuslata ülkü
Öyle bir güzel ki doyası değil
Toplamış ne varsa çiçeği gülü
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!