içimde betimsiz üşüyen sancı
bir sıcak çay ver dîvâne çaycı
dikene bülbül kanı bulaşmış
ah etsin ferhat, yas tutsun bağcı.
Cihanı günah sarsa içten bir tövbe yeter,
Cihanı yok etmeye masum bir "ahh" yeter.
ahh'ımın hecesi bir cihan yakar
eyyamı acıma bin hançer saplar
elin kızı ne anlar....
"Ahh'ını biraz tasarruflu kullan" dedi,
"kor idim, küle döndüm".
kandili sönmüş gece benim
süngülenen yürek sancım
sesim duymaz anam-bacım
son toyuma gidiyorum.
Ahraz gecenin koynunda sarıldım hayaline
ve öperken gün doğdu, sensiz...
Derdim güzelliğin değil,
Bendeki sapsağır acılar zatürresi,
Veremkâr şairin özlemkâr müptelası,
Eyy şehr-i İstanbul hanımefendisi...
Kaşların ince Fırat hengamesi,
Gecenin donuk ay ışığında,
Gözlerimde söner yetim yıldızlar.
Saçım, sakalım birbirine karışmış,
Göğün gözyaşı ile ıslak,
Urbası yırtık,
Yüreği yamalı,
Aklı çıplak bir kalemle,
Düşmüşüm kuş yokuşlu kalbimin peşine...
Su üstünde açan nülüferler üşür,
Geç kalırsam eğer...
Halbuki çok hastayım...
Canımı yaktın demiyorum,
Aklımı aldın
Senden onu geri istiyorum...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!