ölümden ötesi de var tabiki,
sırat'tan sensiz geçmemek gibi....
Gidişi ölüm gibiydi lakin, ölüm değildi.
Dönüşü mü, hiçbir zaman olmadı.
Kaç harman yeri yandı,
Kaç hasat toplandı.
Ki dağların önümde eğildiği ben,
Yatak yorgan düştüm.
Her gece sükut ekip, sabır hatmediyorum,
Karanfil kokulu, ölüm sancısı yalnızlığıma.
Bazı arızalar tamir edilemez,
Bazı hastalıklar tedavi edilemez,
Bazı yaralar kapanmaz.
Hayatta her şey ölür,
Bazı şeyler içindedir ve hep yaşar.
Sen öldü dersin,
ölümü ararım baldıran zehrinde
şafaklar söndürdüm geniz nehrimde
her ne ettiysem gönül dilimle
sökülür gökyüzü göz ferimde.
Yalnızlığımı yazdım,
Göğün mavisine küskünüm,
Gecenin zifirisine yazdım,
Azımı, çoğumu, günahımı, sevabımı.
Ben şimdi bunun altından nasıl kalkayım,
Elli yıllık bir veresiye defteri,
Benimkisi, ölümün çöl rüzgarı,
Yakıp kavurur, külüm savurur.
ölürdüm
eli kınalı şafaktı
saçına gökkuşağı takardı
selviydi, başı göğe değmesin diye eğilirdi
yürüse, toprak ana çiçeğe gebe kalırdı
hüzünlense, bulutları düşürürdü
Kurusa dalım, gazele dönse bebeksi emekler 
Ben ozanım, gökleri gösterir, kuşları yazarım.
Umutlar tükenir de ölürse gözünde kelebekler
Ben, seni severim ölse de umutsuz kelebekler.
Efkârı gönlümle bölüşen suna
Bu yürek telaşı dönüştü buza
Özüm turab oldu, kalp dura dura
Sanmaki sensiz yaşarım gülüm
Bitecek bu özlem, vuslatı yakın




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!