İnsanlığın vasfı ağır nisabı,
Altın gümüş bilir gönül erbabı
Dikkate alma sen boşa nadanı,
Ceviz kırsan, kabuk keyif veriyor.
Hakikat yolcusu dağı aralar,
Emekci KADINLAR
Sığmaz kadın sadece sekiz MARTa,
Tarlada, ev, mecliste, fabrikada,
İş bulursa, sağlık ta her alanda,
Onlar HALİDE'ler hana bedeller,
Bıçak kemikte canımız etti tak
Düğünlerden kaçarız köşe bucak,
Çeyrek takardık da yüzlüğe kaldık
Mecliste hep konu mankeni olduk,
İdare har vurup harman savurmuş,
Dede bir su istemeye çekinir,
Herkes ayrıca bir köşe çekilir,
Huya, suya göre şerbet verilir,
Geçinmek zahmetli oldu emmiler.
Atadan varsa bir kesek taşına,
İki yanı da son olan yaşamın eksenindeyim
Hayatta kalmak ve ölmek de aynı şey,
Tutunmak, sebep, ada(n)makta neymiş,
Gereksiz şeylerden vazgeçeli çok oldu,
Ümitlerimin hayallerimin ERTESİNDEYİM.
Büyük lokma ye ama
büyük laf etme...!
Hayatda her şey mümkündür.
ASLA..! "asla" deme..!
Hayat iyi bir eğitmendir..
Bunu sana sindire sindire öğretir.
Geri çekil can ama düşmeyesin
Her bilek bükülmez, zor etmeyesin,
Bir söyleyip de bin dinlemelisin,
Gemi lafla durur da yürümezmiş,
Cahil ile zar atıp, incinmeyesin,
Sevgi'ler boşaltıp (t)aşınarak gideli şu karşıdan,
Bir daha gelip evi gönülden bir soran tutan olmadı,
Bakınıyorum içine, dışarıdan, uzaklardan,
Avutulmuş, çaresizliği yaşıyor sanki,
Yazgıyı bir okuyan, çıkan bakan olmadı.
Bitmişti iş artık edelim idrak,
Paşalar, İstanbul'da kostak kostak,
İzmir ağlar dökülür yaprak yaprak,
Sevr ile bıraktılar bir gıdım toprak,
Nankörlük etme sen bre ey gafil,
Dağı taşı geçtim, aştım da geldim,
Yoruldum ırıldım eşiğe durdum,
Nice kurban verdim ipini aldım,
Mevla'm nefsime fak tutsak eyleme.
Zor sır-atın ince keskin yolları,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!