Yanarsa vicdan narında,
Yanlıştan yürek burulur.
Pişmanlığın pınarında,
Her temizlenen durulur.
Yol çetin, umutlar kayıp,
Yüreğim elinde, kanat çırpıyor,
Hep senin aşkına, aşkına doğru.
Yürüdüğüm yollar, sana çıkıyor,
Söyle, bunun hiçbir anlamı yok mu?
Güzel, elbette güzel, tabiat her yönüyle,
Fakat deniz ve sesi, güzellerin güzeli,
Günün her saatinde ayrı bir renk tonuyla,
Sakinken başka güzel, coşunca başka güzel.
Arınırım dertlerden; dinlerken, seyrederken,
Hamlesiz, fikir iman keşmekeşi içinde,
Düşünce hayatının suikastına kurban,
Mevhumlar kullanılır bir anarşi içinde,
Kafası alt üst olmuş ruhu ışıksız insan.
Bürüksel vaizleri din öğretmeye kalktı,
Ruhumuzu kanattı bizi anlamayanlar.
Türk’e milliyetsizlik telkin etmeye kalktı,
Ruhumuzu kanattı bizi anlamayanlar.
Dağda, kırda, bayırda çiçekler açacaktı,
Kimse yaramızı deşmesin diye,
Sabır, sığınağı çaresizliğin.
Yiğitliğe gölge düşmesin diye,
Sabır, sığınağı çaresizliğin.
Herkes ister hemen hakkını alsın,
Ölümün soluğu, ense kökümde,
Sabretmesemde bir sabretsem de bir.
Ömür tükendikçe büyür yükümde,
Sabretmesemde bir sabretsem de bir.
Yüreğim buz tutar, bazen kor yağar,
Gözyaşımla yanan yanağım varken,
Sabrın çeliğine su veriyorum.
Bir vakte kurulmuş zaman akarken,
Sabrın çeliğine su veriyorum.
Ölümden ölüme hicret edenler,
Güvene konulmuş eksi, artılar,
Dünyayı çınlatan naralar atar.
Özde hak adalet tartan tartılar,
Değeri düşürür ya değer katar.
Çiy çiy bir aydınlık dolunca aya,
Beden kafesimde canım bir tutsak,
Sağ yanım Sibirya, sol yanım Sina.
Surlarla çevrilmiş endamın yasak,
Sağ yanım Sibirya, sol yanım Sina.
Merhaba Özcan abi. :) kaleminize hayran kaldığımı belirtmek isterim. Kendinizi tanıttığınız bölümdeki yazıyı da ayrıca çok beğendim.