Çıkarsın karşıma kırk sene sonra
Kalbi, tansiyonu vardır demezsin.
Kanar birden kabuk bağlayan yara
Al da şu mendili durdur demezsin.
Kaç kavimle yaşadın kim bilir dün,
Ben beş derim , sen de noksan Denizli.
Kadim dostun Türk’ten gayrısı bugün
Olmuş bak hâk ile yeksan Denizli.
Toz kondurmaz hiçbir kavmin izine,
Dediler; Maraş’tan bir haber geldi,
Yok etti binlerce binayı deprem.
Sarsılan tek Maraş değil on ildi,
Perişan eyledi güneyi deprem.
Bir yanda umutlar, bir yanda hüzün
Söz gümüşse sükut altın, Amenna
Her yerde pahalı satmalı dili.
Susmak benzemekse dilsiz şeytana
Haksızlıkta nasıl tutmalı dili…
Dil dediğin basit küçük bir organ,
Seksen beş milyonu aşan ulusun,
Bu Kurban Bayramı mübarek olsun.
Edirne, Kars, Iğdır, Hatay, Giresun
Her zaman tek bilek, tek yürek olsun.
Kesiyorken kurbanı bıçağımız,
Güçten düşer söze çok sarılırsan,
Dilini dinlendir günde yüz kere.
Bu da bir uğraştır tez yorulursan,
Dilini dinlendir günde yüz kere.
Adaba uy, toplantıda, mecliste
Başlıyorsan Diyarbakır turuna,
Kapı kapı dolaşmayı göze al.
Muhakkak çık o muhteşem suruna,
Oradan Dicle’yi, şehri seyre dal.
Urfa Kapı, Mardin Kapı, Dağ Kapı,
“Hele dadaş hoş musan” deyip hatır,
Soranlar diyarı Erzurum’dayım.
Şerdir zannedilen işlerde hayır,
Görenler diyarı Erzurum’dayım.
Dost olana ne ad sorar ne kimlik,
Nere gidiyorum ben yapayalnız
Koca’m, karı’m kaldı diyemez insan.
Büyüyüp de evlenecek oğlan- kız
İşim yarım kaldı diyemez insan.
Emre uydu; Süleyman da, Lokman da
Geçmiş seneleri döktüm eleğe
Alta tatsız tuzsuz günler döküldü.
Dolmuş hepsi ömür denen şeleğe
Taşıdıkça gözden kanlar döküldü.
Sandım yaşım yaşadığım kadarmış
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!