Ayları yılları saçıp savurdun
Hayatından memnun musun de hele.
Ektiğin ekini biçip savurdun
Hasadından memnun musun de hele.
Ýüzünü görmeden soğuğun, buzun
Bilmediğim, duymadığım aleme
Gözlerimi açtım, şükürler olsun.
Ağlayarak koşuverdim anneme,
İlk sütümü içtim, şükürler olsun.
Hamailim olsun Hakkın sözünden,
Niye bu acele, nedir bu telaş
Yine bir su gibi akıp gidersin.
Yükün gayet hassas yavaş ol yavaş
Yolcuları yola döküp gidersin.
Geçti günlerimiz; şamata şaka
Aklımızla bakamayıp yarına
Sapa sağlam göze yükleriz suçu…
Elimizi teslim edip fırına
Yandığında köze yükleriz suçu…
Kapılıp gitmişiz çelik çomağa
Bir insanın, güvendiği dağlara
Karlar yağmasıdır sükut-u hayal.
Ölülerin saldırarak sağlara
Sıkıp boğmasıdır sükut-u hayal.
Umutların, hayallerin, düşlerin
İnan pire için değil yorganı,
Yüklüğü yakarım şüphen olmasın…
Patlayınca yüreğimin volkanı,
Lav olup akarım şüphen olmasın…
Gererim gönlüme uslu telleri,
Ben de on beş zannederdim yaşımı,
Saçımda akları görene kadar.
Bol bol yerdim ekmeğimi aşımı
Organlar SOS verene kadar.
Yoktur ağrım, sızım sancım diyordum,
Suriye’ye seferimiz var diye
İki ay önceden ilan eyledik…
N’olur bizi kıskanmasın Türkiye
Orayı ikinci vatan eyledik…
Nakip oğlundaydık yoorum ilk akşam,
Senelerin arkasına saklanıp
Kaybetmeye çalışırsın izini.
Sona ermiş olsa bile bu takip
Görececeğiz hayatın sürprizini.
Şehre iner, isimlerle konuşur
Kıra çıkar resimlerle konuşur.
Yakalarsa istediği havayı
Yaz kış demez mevsimlerle konuşur.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!